Titrek aleviyle son damlasına kadar direnen bir mum gibi
Teslim olmamak için çabalar insan, hafızasının kör kuyularına
Sessizlikle dans eden gölgelerin korkuyla kaçıştığı bir vakit gelir
Karanlığın boydan boya yuttuğu duvarda
Ve gece yarısını biraz geçince ürkünç bir paranoya yükselir
Ruhun gözlerden uzak, o bulanık ufkunda…
Kıvılcımların arasından kendini bıraktığı bir uçurumdur sonrası
Koca bir boşluk, hatta zifiri bir karanlık…
Bir kere düş’meyegörsün bir düşe insan
Kendiyle baş başa kalmaya korkar artık!
Rüya içinde rüyadır hayat, kimsenin kolay uyanamadığı
Ve ölümcül bir oyundur herkesin yaşamak zorunda kaldığı
Can çekişir akrep tarafından sinsice zehirlenen yelkovan
Kuyruğunu ağzında tutan yalnızlığında
Yavaş yavaş, böyle ölür kucağında, düşleri büyüten zaman…
Her şeyin hiçbir şeyliğinde şeytanlara kalır sofra
Hiçbir şeyin her şeyliğinde kazanı kaynar cadıların
Ve o direnen zihnin, diyarı olur artık, adı bilinmeyen canavarların…
Uğultulu ve kalabalık bir zihin aldandığı gibi, kalbi de aldatır
Geçmişin hayaletleri çöreklendiğinde üzerine
Her kalp korkudan biraz suça bulaşır!
Siyaha bulanan göğ(s)ünde uçuşan cadıların kahkahası
Sur’a son kez üflenmiş gibi çınlar kulaklarında
İnkâr etmek nafile, hüküm verilmiştir bir kere
Özgürlük mü? – bırak onu
Yoksa göğüs kafesine hapsedilir miydi kalbin?
Maalesef, gerçekliğin sınırından bile geçemez aforoz edilen düşlerin…
Kaçmasın diye bileğine bağlanan bir uçan balon gibi erken sönüvermiş masumiyet
Aldanma ve aldatma daha fazla, iblisinden soyun!
Göz torbalarında biriken pişmanlığın, tavında dövülen demirden daha sert
Ve bazı yaralar kabuk tutmuyor, kabul et!
Her bir iç çekiş, her bir gözyaşı engizisyonudur insanın
Alçak benliğinin yüksek mahkemesinde vicdan
Belki de mutlak adaletinin iz düşümüdür Tanrı’nın
Ya da kötü bir şakasıdır göğ(s)ünde uçuşan cadıların…
Hâlâ direniyor musun?
Kemerlerini çöz, uçuşa geçiyoruz!
Görsel: Francisco Goya’nın Witches’ Flight ya da Witches in Flight (Uçan Cadılar) adlı tablosu