Issız bir sokakta yabancı adam,

Olmamış ona sokak lambaları derman.

Kalsaydı belki içinde bir tutam heyecan,

Olmazdı her adım onun, umuduna idam.

 

Durmuş, izlemiş gökyüzündeki yıldızları,

Hiç olmamış acılarını dert edip ağlayanı.

Son bulsaydı bu gözlerinin yağmurları,

Islanmazdı yarına giden yolun kaldırımları.

 

Kalabalığın içinde yapayalnız kalmış insanlar,

Dertleri derya olsa en derine kök salarlar!

Onca kalabalık, onca yalnız insan,

At gözlüklerini bir çıkarsalar...

 

İçini tırmalar sessiz bir ukte,

"Toprak olanı son bir kez görsem".

Son bulur muydu bütün hüzünler?

Elini alnıma son kez sürsem.


Kalk yerden, gökler seni bekler,

Acılar seni daima yerlere iter.

Boynunda olmasaydı tasmalı dertler,

Farkın kalmazdı kimsesiz bir köpekten!

 

Günden güne solmuş beyaz güllerin,

Günden düne kalmış yaşlı gözlerin.

Günlerce olacaksan ağlayan gelin,

Günyüzü görmeyecek yaşlı bedenin.

 

Kaldırımlar ıslak, bacalar dumanlı,

Kaldırımlar ıslatır, bacalar zehirler seni.

Yoksa kaldırımlar mı götürür seni yarınlara?

Duman tüten ateşler mi ısıtır içini?

 

Güneş doğuyor, kuşlar uçuyor sema da,

Kırmızı karanfiller yüzüne parıldar.

Gözlerini dikersen daima umuda,

Belki olur huzur dolu yarınlar.