aldırmadım soğuğa
ayaza
geçip gitti otobüsler
görmeyeyim karanlık pencereleri
dedim
eve varmayan tüm sokakları bağrıma bastım
bekleyecek bir annem yok evde
diye
cehenneme giden yolu uzattım
aldırmadım soğuğa
ayaza
sokakları arşınladım
dilimde akşam güneşi
yanımda kör bir kedi
fısıldadım ona
bekleyecek kimsesi olmayanlar için
cehennemin ön gösterimi bu dünya
aldırmadım soğuğa
ayaza
sana armağan selamlar aldım
sığmadı hepsi gözlerime
gömleğimin cebine sıkıştırdım
gözlerimin doluluğu bundandır
onlara bir müddet bak
tanrının bundan büyük rahmeti mi var?
aldırmadım soğuğa
ayaza
ansızın yağmur bastırdı
kör kediyi ceketimin içinde sakladım
bense
kalabalık bir sokakta
göze değmemiş selam gibi ortada kaldım
aldırmadım soğuğa
ayaza
yağmur ansızın bastırdı
bu kez kaçmadım
ele güne karşı ağladım
uluorta ağladım
yağmurun en güzel yanıydı
kimse ağladığımı anlamadı
yağmur ansızın bastırdı
titredim soğuğa
ayaza karşı
karnımın ortasından
göğsümün soluna doğru usul usul yürüdü sızı
her zerremde göğe çekildi titremenin bayrağı
kimsesizliğin başka deyişiydi
göğsünde kediyle
geçmek
yağmurlu sokaklardan
yağmur ansızın bastırdı
titredim soğuğa
ayaza karşı
izmarit topladım yerden sonra
basmak için boynuma
çünkü
söndürülmüş izmaritlere benzer
rujunun boynumda bıraktığı izler
sıcaklığı farklı
ama
acısı hemen hemen eşdeğer
yağmur ansızın bastırdı
titredim soğuğa
ayaza karşı
evin yolunu aradım
geçtim sokaklardan yanımda kör bir kedi
“kim o” diyecek biri varmış gibi
zili uzun uzun çaldım
cehennemin kapısını anahtarımla açtım
kıvrıldı kör kedi bir köşede
başucunda annesi yoktu
örttüm
sarıp sarmaladım
-ki
ben bilirim
başucunda anne olmamasını
elinde örtüyle
sen
saçlarını ört üstüme
çünkü
annem derdi ki
kar yağarmış uyuyanın üstüne
yağmurun pençeleri
pencerelerimi tırmaladı
aldırmadım
öptüm
gözünün değmişliği vardı
dudaklarının düşük yaptığı buğu
hala pencerede
tanrı buna kızacak
ama
ruh üflüyorum her sabah ona