o çok güzel.
yolda gördüğü başıboş bi' kediyi severken de,
yaprakları düşmüş çıplak bir ağaca yaslanırken de
eline batan gülün dikenini ağlayarak çıkarırken
ve hatta ağlarken çirkin olduğunu düşünüp gülerken de.
tramvayların hüzünlü melodisine kapılırken de.
gözlerini kapatıp dans ederken ve kendini kaptırıp düşerken de.
her zaman güzel.
hep güzeldi fakat hiç farkında olmazdı.
çünkü kendisini pek sevmezdi.
aptalca gelirdi güzelliği tek bir kelimeye sığdırmak zannınca.
sonra bi' gün tak etti canına
yalın ayak gitti vapur iskelesine
önce sövüp saydı,
sonra çırpındı ölü, denizde.
cebinde bir küçük not, ardında aciz bir dilhun.
üç beş kuruş,
ve dönmemek için çakıl taşları.
söylemiş miydim bilmiyorum ama,
o hep güzeldi.