Çığlıklar kopup gelirken yanan ormanlardan

Kentin ortasında aç ve çıplaktık

Eski bir plaktan çalıyordu dünya

Hangi sokağı tutsak diğeri yazıyordu fermanımızı

Kerbeladan bu yana kaç zaman geçti?

Elleri kılıcında markinin

Düştü düşecekParis

Ulu orta sevişirdik kanlı meydanlarda

Haber ajanslarında bir telaş başlardı

Ağzımızı tarihin memesine dayardık

Yağmur başlardı

Gözlerin tüfek olurdu

Patlardı Berlin duvarlarında

Bir kızıl bulut sarardı göğü boydan boya

Değirmenlerde buğday taneleri sevişirdi

Değirmenci can verirdi

Değirmen dönerdi

Bir ses duyulurdu: Süleyman öldü!

Gecenin sesinde cinlerin düğünü olurdu

Ulu orta sevişirdik kanlı meydanlarda

Kızıl bulut barikatlara çökerdi

Az ötede her sabah birileri uyanırdı;

Şehirleri vurulurken, ölmek için.

Mayınlı topraklarda sevişirdik,

Hayatlar göç ederken Vietnamda.

Devrik yasaları altında can çekişirdi dikta

Tarihin günlüğünden bir sayfa düşerdi

Acıya

Voltalar biterdi silüetler devrilirken.

El ele tutuşurduk ve yarını emzirirdik.