Okumak, insanın eğitim serüveninde en etkili ve en kolay öğrenme yoludur. İlkokul sıralarında başlayan bu serüven, heybemizde tecrübe, bilgi ve aydınlık bir gelecek için refakatçidir. Bu sırada insana niçin yaşadığını öğretir. İnsanın kendisine ‘’Ben kimim?’’, ‘’Ne için yaşıyorum?’’ sorularına cevap aratıp özüne seyahat etmesine olanak sağlar. Özü anlamlandırmak, kendi ideamızı bulmak için bu yol belki bir fıkradan, belki de gerçek bir hikayeden geçiyordur. Okumak içinizdeki kahramanlara, fikirlere yelken açmaktır. Bilir misiniz üstelik kitaplar zekâyı kibarlaştırır. Medeniyettir kitaplar. Farklı fikirleri, farklı bilgileri, düş zenginliklerini getirir beraberinde. Dogmatik bilgilere takılıp kalmaz, doğruyu da yanlışı da kendiniz bulursunuz. Hem okuduğunuz kitap sonrasında sözcük dağarcığınız gelişecek hem de kendinizden bazı parçalar keşfederek empati duygunuz pekişecektir.


İnsanoğlu aklıyla, düşüncesiyle mevcuttur bu dünyada. İnsan düşündükçe var olacaktır, varlığını hissettirecektir. Düşünce de okumayla mümkündür. Toplum içinde okuyan insan gerek tavrı gerek diksiyonu ile saygın görünecektir. Saygınlık, sadece diplomada değil, okuduğunuz nadide eserlerin sayfalarında gizlidir. Bu da okumanın önemini açıklayan en önemli unsurlardan biridir. Ancak kabul edelim ki toplum olarak okumayı pek sevmiyoruz. Bizlere birçok kapının anahtarını sunacak okuma alışkanlığını 7’den 77’ye edinmemiz gerekiyor. Özellikle öğretmenlerden önce ebeveynler çocukları kitaplarla, masallarla, hikayelerle küçük yaşlarda tanıştırmalı; kendileri de bu serüvende birer rol-model olmalıdır. Okumak, varlığını size her alanda hissettirecektir. Unutmayın, tarih ancak okumak ile solutacaktır tozlu sayfalarını. Savaşları, yenilgileri, zaferleri, destan yazmış milletleri… Tarihin bize öğrettiği gerçeklerden biri de şudur ki; okumayıp cahil kalan milletler, devamlı sömürülmeye mahkum kalmışlardır. Bilgiye hükmedemeyen, bilgi üretmeyen milletler, bilgi toplumu olan milletlerin sömürgesi olmaya devam edeceklerdir. Birey olarak ne kadar az okursak gizli bir sömürü, gün geçtikçe daha da derinleşip iliklerimize nüfuz edecektir. Farkında olalım ki her şeyin; okuyalım, öğrenelim. Okumak bilgiyi doğurur. Bilgili insan fikir sahibidir. Ve bir insanın hayatta kendisine yapabileceği en büyük iyilik bilinçli bir okur olmaktır.


Zihni de geleceği de rahatlatan en iyi şey okumaktır. Komik fıkralar, cilt cilt ansiklopediler, bilgi içerikli makaleler… Bu size kalmış bir şeydir; ne isterseniz onu okur, ne okursanız onu yaşarsınız. “Öğrenmek için değil, yaşamak için okuyorum.’’ diyor Flaubert. Demek ki okumaktan kasıt yaşamak. Hakikate ulaşmak. O zaman okumuyorsak yaşadığımızdan söz edebilir miyiz? Bu soruyu kendimize sormalı ve kendimizi sorgulamalıyız.


George R.R. Martin’in de dediği gibi: ‘’Okuyan, ölmeden önce bin ömür yaşar. Okumayan ise yalnızca bir ömür.’’

İyi okumalar...