Biraz düşünelim mi? Yaşlı amcaları :) Aslında çok fazla görüyordum ama üzerine tefekkür edecek kadar vaktim ve sorumluluklarımdan ötürü düşünecek takatim yoktu. Birkaç gün evvel sınavım bitti, bu yüzden artık çevremdeki sıradan ama dehşet manalar taşıyan olayları tefekkür edebiliyorum.
İki senedir bu düşünce boşluğunun oluşmasını bekledim... "O iki senenin karşılığını alacak mısın?" diye sorarsanız, alamayacağım muhtemelen...
Hayallerimi gerçekleştirebilecek miyim? Bilmiyorum, her şey çok belirsiz bu konu hakkında. O yüzden kendimi detaylara vermeyi seçiyorum.
Yaşlı amcalara gelecek olursak, küçüklüğümden beri benim kalbimde ayrı bir yeri vardır yaşlıların hatta her görmemde gözlerim dolar. Etraftaki insanlar yüzünden dışa vuramam gözyaşlarımı, boğazımda büyük bir yumru halinde yok olurlar genelde...
Neden bu kadar etkilendiğimi pek bilmiyorum açıkçası. Sanırım insanın acizliğini resmetmesinden ötürü ve nasıl desem, dünyanın oldukça kısa olduğunu ve ölümün gerçek olduğunu hatırlattığı için olabilir.
Ölüm benim her zaman gündemimde olan bir kavram. Sırf bu yüzden insanların karşısında saf olarak görüldüğüm dahi oldu tek tük de olsa. Ölümün var olduğu gerçeği ve bir insanı kırmış bir şekilde sonsuza dek yok olmak bana çok korkutucu geldiğinden kendimden taviz vermeyi seçerdim. Onlar da bunu saflık olarak algılarlar, iki yüzlü hallerini görmediğimi zannederlerdi...
Her neyse nereden geldik buraya kadar, yaşlılığının hatırıma getirdiği kavramlardan... Evet bir başka şey de şu, ya bir düşünsenize ben daha 18 yıldır bu dünyadayım, onlar 65-70 yıldır... Koskoca 70 yıl yaşamışlar! Dünyanın değişimine şahit olmuşlar; belki bir çok kötülüğe rastlamış, insanların sahtekarlıklarına göğüs germeye çalışmış, belki geçim sıkıntısını iliklerine kadar yaşamış, vefasızlık nedir tatmış insanlar...
Bir yaşlıya baktığımızda aslında bir 70 yıla bakıyoruz. Zaman makinesi gibi...