kirli bir halk otobüsünde
kendisine yer verildiğinde fark etti ilk kez adam
yaşlanmıştı
oysa henüz çıkmamıştı beyazları
yaşı 35 bile değildi
yolun yarısına daha gelmemişti
parmakları nasır bağlamamış
gözleri uzağı seçer haldeydi
gözlerinin uzağı seçebildiğini
kalbinden çıkıp giden insanları izlerken fark etmişti
ve saçlarının henüz beyazlamadığını fark ettiği ilk an
saçlarından dökülen bir beyaz saç telinin omuzlarına düştüğü o andı
kulakları iyi duyuyor diyebilirdi
çünkü kalbini paramparça eden sözlerin hâlâ esirindeydi
elleri titrerdi ara sıra
alışmıştı bu küçük sallantılara
ruhunun geçirdiği depremlerin yanında
artçı el titremeleri ve dil tutulmaları bir hiçti sanki
hep böyle hissederdi
hep yorgun ve hep böylesine yalnız
oysa bilmem kaç yıllık hayatında
kimler girmiş ve kimler çıkmış gitmişti
kimseye sahip değildi belki ama
kendisi vardı bir de kedisi vardı tabii
belki titrediği için tutamıyordu ellerinde ruhunu
ama yakalamayı denemekten hiç vazgeçmemişti adam
ne kendisini ne kedisini
ta ki bir şeylerden vazgeçmenin o acımasız umursamazlığını
o hırçın hüznünü hissedene dek
sonra vazgeçti
kedisi öldü
sonra yaşlandı
ruhu çekiliyordu bedeninden
bir şeylerden vazgeçmek
insanı yaşlandırırdı
çünkü her vazgeçiş
bir yaş büyümekti
bir adım daha atmaktı hayata
adamın elleri tutmaz oldu
saçları beyazladı
gözleri seçemez oldu uzakları
uzaklar ona geldi
adam gözlerini yumdu
bir daha hiçbir otobüse binemedi
bir gencin adama yer verişi
bir adamın bitişiydi.
İkra
2020-08-29T20:35:47+03:00teşekkürler :)
İkra
2020-08-29T18:26:17+03:00teşekkür ederim.
Muhammed Dalpalta
2020-08-29T16:10:29+03:00Kötü bir şiir değil fakat bir öznel bir doku yakalayamadım. Daha yoğun bir anlatım tercih edilebilirdi. Kaleminize sağlık.