Kafamda bu hikayeyi çoktan bitirmiştim. Her detayını kurgulamış ve yazmıştım. Bir daha
yeniden dönme ve inançlarımı yeniden oluşturma fikrim yoktu. Birçok kez var olmaya
çalıştım ama hiçbiri benim tereddütlerimden beslenen bir canavardan başkası değildi.
Mit oluşturup hayatımızda onları tutmak çocukça bir davranıştı ama onları bırakıp gitmek
sadece çocukluğa ya da geçmişe dair yeni korkular üretmemize sebep oluyordu. Bir
zamanlar hayalperest kişiliğimi duvarların içinde saklıyordum. Dünyada hayalperestçe
serbestçe bulunmak için birçok kurgu yazdım. Birçok olayı insanmışçasına değil
kaplumbağa ve tavşan olarak izlemeyi tercih ettim. Bu gerçek değil diye madde ya da bu
evrene dair her şey her teori anlatmalıydı insanı. Hayalperestlik üzerine yaptığı
suçlamaları geri almalıydı. Buraya suçlamalarla değil bilimsel kanıtlarla gelmeliydi
hayat. Hayatta en tutarlı olmayanda bunlardı. Bir hayat yaşıyorduk ve bunun bile bir
izleme keyfi vardı. Zaman geçtikçe bilime ve bu yapılanlara gülünüyordu. İlerlemişti bilim
ama teoride. Zaman geçtikçe kapılıyor insan yaşanmışlıklara. Yaşlılığın en büyük belirtisi
geçmişten yana yakınmaktır. Birkaç hikayeyle insan kafasında bitirmiyor hayatı. Her şey
net olsa da insan kapatamıyor gelecek sayfayı. Teker teker dönüyor dünyanın etrafında
insan. İnsan dünyası oluşturulan en büyük kurgu değil midir? Yaz çiz yaşa boz ve yeniden
kur. Kusursuzca oluşturulan en büyük eserlerin en büyük kusuru yazarların hayatıdır. Bir
yerde hayatı yazmayı bırakmak ve günlüklere veda etmek gerekir. Ağaçlara bu kadar zarar
vermenin ya da kağıt kirliliğinin bir gerekliliği yok. Mürekkep ve kağıt değerli olmasa
insanlar küstahça bakarlardı yazılarına ama değeri o kadar büyüyordu ki yazdıkları
zaman insanlar. en alelade bir yazı bile kusursuzlaşıyordu. Ahlak o kadar önemli
oluyordu ki çünkü dünya için hazırlanan bütün eşyalar çok pahalı çok değerli bu yüzden
insan kendi sözlerinin de bu değerde olduğunu sanıyordu. Özet geçiyoruz fazla bir
cümleye gerek de duymuyorum. Bu dünyada olanlar bu dünyada kalır fakat hayattayken
hayaller ya da benzeri arzulara kapılanlar tam anlamıyla yaşamazlar. İtirazım var Hakim
Bey. Hayat kendisini oluşturanlarla ne zaman çelişme hakkına erişti? Zamanı bütün
tereddütlerim için kullanıyorum. İfadelerimi seçmemin hiçbir düzenli yolu yok. Bu
mahkemede kendimi savunuyorum. Kim hakikat dedi bu salonda? Hiçbir yerde onun
ayak izini duymuyorum. Hayat kulakları duymayan yaşlı bir kadının bile kendini
savunmasına izin vermiyor. Hayalperestler ve Hayatla yapılan mahkemede
hayalperestlerden biri kavgaya tutuştu. Hayat’ın hayalperestlere karşı savunmasını
reddetti. Haklı yanlarını da söylemiş olsa da hakikat bahsi için mahkemeye kimse
katılmadı. Son karara göre Hayata cevap veren Hayalperest ‘in kulaklarının hiç
duymadığı ve kendi kendine safsata yaptığı ortaya çıktı. Herkes kendi hayatına geri
döndü. Bugüne kadar mahkemelerde hiç kimse yaşadığı hayata dair bir itirazda
bulunmadı çünkü ahlak dünya için hazırlanmıştı çok değerli ve çok pahalıydı. Hiç
kimsenin ahlakı yadırganmıyordu çünkü çok pahalı ve çok değerli olması onu
kusursuzlaştırıyordu.