Adım hiçkimseyken
Essem ıssız yamaçlarından
Ne kadınlar,
Ne adamlar,
Geçtiler ruhumun kıyısından.
Yüreğimin kapılarına vura vura
Kırdım kanatlarını
Savrulurken saçlarım
Değdin taştım,
Değdin taştım.
Ne zaman bir deniz olsam
ve köpürsem ücra kayalıklarına
saçımın akından önce
tanıdım bu eskitme sabrı.
yüreğime yağar yağmur
ne zaman bir bulutun altından geçsen
güneş görmeyen odasında
mahkûmken hasretim
içimi hiç terk etmeyen
rutubeti ağırlar
Tüm karanlıklarıma yama iken gökyüzü
her gece
damla damla sızan ruhumdan
bir duvarı karış karış boyarsa hüzün
yapmacık sevinçler kuruttum
mevsimi geçmeden tiyatronun
her tan baştan anlatırken derdimi
kırgın bir gök yıkar mabedini
suretin devinimdir içimde sakladığım
içimde bir inancı devirir gözlerin
Devrilir devrim diye atan bir duvar
sönerse kandili ve
kurursa nem kapmış ilkyaz
yazgısını bozamıyor insan,
kaç sayfa harcadım
ömür denen şu romandan,
anladım,
gözlerimin çukurlarında açmayacak bahar.
yağdırma,
bir yara kapanmadan
mıh gibi saplanan anılarım olmasa,
koy diyeceğim tam ortasına cehennemin;
cebinden çıkarıp saklanan nefesi
uzatır ya canından çok seven
titrek üstünlüğü vururken çehrene
şükür arzusu ile yanıp tutuşan yağmur
kavrulmayacak,
kederin aydınlığında,
gözlerine doğan mahcup, mağrur
tutuldum sancına, hiçkimseyken adım
söndürmüyor işte ne kadar yağarsa yağsın.