Henüz yirmi üçtür

Müzmin toyluğun bittiği yaşlar.

Harap olmuş güven,

Bir avuç hüzün ve terhis olmamış keder


Vazgeçmiş midir kaygıdan

Harp içinde olan ak saçlarım

Beni dinleyen bir adam vardı

O da bırakıp gitti.


Bir yaz daha bitiyor,

Dut yaprakları sarı,

Gökyüzü kırmızıya son kez çalıyor.

Tabiri Fil ruhum

Şimdi ismini bile bilmez


Kimliği çamur olmuş,

Akıp yolunu bulamayan suyun.

Bir çift kızıl gözün,

Dünyevidir huzursuzluğu.


Parça parça olmuş,

Öksüz günlüğüm.

Kömür izlerine sadık,

Gözlerimi açtığım tavan arası.


Yine geldim.

Yalın ayak koştuğum

26 numaralı sokağa.

Çok şey mi götürmüş bilemem.

Kör haldeyim.

Ama kimsenin olmadığını biliyorum.

Biliyorum.

Bunu bilecek kadar keskin duyuyorum.


İfadesi güç hislerleyim

İsimsiz kalmış bir ruh

Ne diyebilir?

Bir ad buluyor

Baktıkça ağlatan,

Çeyrek asırlık albümlere.

Ne getirebilir?

Düğümlenmiş boğazın,

Cümlesinin sonuna.


Zihnimin köşesinde

Solgun bakışlarıyla

Turkuaz yuvam

Yağmurun çürüttüğü pencerem

Şimdi nerde,

Anılarla dolu kuru toprağım.

Hatrım noksan,

Henüz yirmi üçtür.