Aynaya bakınca, yirmiye bastığımda;
Körpe aklımla,bir hışım egomla;
Baş kaldırmışım balkonuma manzara dağlara.
Önceki gece ölüme ramak kalınca,
Yaşımı başımı unutmuşum.
Birkaç dizeye uyak bulunca,
Kendimi şair saymışım.
Ne görmüşüm daha?
Ne yaşamışım sanki?
İstanbul’dan başkası ev olmamış,
Ben adımlarımı deprem sanmışım.
Küsmüşüm hayatımın kışlarına,
Bağlamışım dertlerimin düğümlerini,
Suçsuz havalara, soğuklara.
Ağlamaktan çözülünce dizlerim,
Güneşin altında, temmuz ortasında.
Yağmurla anca öyle barışmışım.
Bağırmak istemişim özgürce,
Tek dil bilirken sadece.
Anlayacaklarına inanmışım.
Kimse duymamış,
Konuşmuşum hep sessizce.
Ah, benim körpe aklım;
Bir hışım egom!
Dağları bırak,
Aynaya dön!
Ayna, ayna!
Sen de,
Güzelliğini siktir et;
Dinle beni.
Hayallerin olmadan uyuyamıyorsun,
Masallara muhtaçsın hala.
Hala sevgin çocukça.
Oyuncaklarına benziyor aşkların.
Bir gün mutlaka sıkılıyorsun.
Ne anneni anlıyorsun,
Ne babanı tanıyorsun.
Sen kimsin, onu bilmiyorsun.
Yirmilerini, kırklarınla karıştırıyorsun.
Ölmedin sen,
Büyümedin.
Dibe de inmedin,
O dağlara da çıkmadın.
Yaşamadın daha,
Unutma,
Dünkü çocuksun hala!