Akşam altı suları karanlık çökmeye başlıyor. İlerliyorum adım adım. Adımlarım büyüyor gözümde, işittiğim bu sesler beynimde yankılanıyor. Tak tak tak, topuk sesleri... Başkasından mı geliyor diye bakındım etrafıma, ayağımdaki ayakkabıların topuklu olduğunu unutarak. Topuğum, parmaklarım yara içindeydi. Ayağımı ayakkabının darbelerinden kurtarıyorum bir an önce. Yalın ayak basıyorum zemine. Şimdi de ayakkabı elimdeyken çarpıyor topuklar birbirine. Bu gürültülü kalabalığın içinden beynim nasıl da seçiyor bu sesleri. Yürüyorum yavaş yavaş. Ayak parmaklarımdaki sancı dinmiş, sokağın tüm kiri ayaklarıma bulaşmıştı. Umursamıyorum. Taşlar ayaklarımı ezmeye devam ederken ben de yoluma bakıyorum. İlerideki bankla göz göze geliyoruz. Üstünde bir sokak lambası. Kablo cızırtıları uzaktan bile duyuluyor. Lamba yanıp sönüyor sürekli. Banka oturdum, cızırtılar gittikçe artıyordu ve bir anda büyük bir gürültüyle patladı. Eteklerime sıçrayan parçaları avucuma alıp sıktım. Elime batan cam parçaları sinirlerimi okşadı. Bu acılardan haz duyduğumu kaç kişi anlayabilir ki? Hiç. Oturduğum bankta yavaşça uzandım. Gelen giden de yoktu, beynimde dönen seslerle iyice baş başa kalmıştık. Gözlerimi kapatıp açtım defalarca, gözümü her açtığımda gökyüzü başka bir renk. Yeniden açıyorum, bir tebessüm karşıladı beni bu defa. Ruhumu çekip çıkarıyor derinliklerinden. Yeniden kapatıp açıyorum gözlerimi. Bu defa başka bir yıldız gülümsüyor bana. Her defasında bir başka yıldız. Saçmaladığımı düşünerek kalkıyorum banktan. Yıldızlar hâlâ bana bakıyor, bu defa hepsi birden gülümsüyor. Etraf sessiz, uzaktan bir ses işitiyorum. Bir şarkı. İlerlerken kendi etrafımda döndüm defalarca, yıldızların bana şarkı söylediğini kabul etmek istemiyordum. Yaklaştığım her sokak lambası sönüyor. Yürümekten vazgeçmiyorum. Tüm caddeleri dolaşıp ışıklarını söndürmek istiyorum. Zifiri karanlık tüm anıları hapsetsin istiyorum. Işıklar sönmeye devam ediyor ben de koşmaya. Daha çok ışık söndürüyorum. Şehirde ışık kalmayana dek koşmak istiyorum. Gece bitmeden sönüyor tüm ışıklar. Karanlığın bedenime dokunuşu bu. Gece bir el gibi geziyor tüm vücudumda, yüzüme geldiğinde dudak kenarlarımın yukarı doğru yayıldığını hissediyorum. Gözlerimi açtığımda yine yıldızların tebessümleriyle karşılaşıyorum. Saatlerdir nefes nefese kalarak ışıklarını söndürdüğüm tüm caddelere ışık saçıyorlar. Damarlarımın kasıldığını, hareket etmemi engellediğini hissediyorum. Yıldızlar artık gözlerimi kamaştırıyor. Hepsi bir olmuş benden intikam alıyor. Dizlerim tutmuyor daha fazla direnemiyorum. Yığılıp kaldım zifiri karanlığa. Yere düşmemle yıldızlar aniden söndü. Onlar da gülümsemiyordu artık. Ruhum çekiliyor gökyüzüne. Yıldızların tüm ışığını bedenime hapsettim. Büyük bir yıldız gibiyim, ışıl ışıl parlıyorum, süzülüyorum gecenin izniyle yıldızların koynunda. Gittikçe küçüldüğümü hissediyorum ama bu bana keyif veriyor. Derin bir çukur gördüğümü sanıp ilerliyorum oraya fakat burası bana ayrılan izbe bir kenardan ibaretmiş. Yerime yerleşirken ışık saçamaz oluyorum. Sönüyorum iyice. Aydınlatamıyorum.
Yok Oluş
Yayınlandı
Kenan Birkan
2021-11-13T13:57:55+03:00Diliniz çok içten, yazınızı okumak hoşuma gitti. Elinize sağlık.