Yokluğun eksilmiyor.
Bir yerlerde insanlar ölüyor.
Kimi savaşta bir hain silahın ucundan çıkan itaatkar bir mermiyle,
Kimi trafik kazası, kimi kan davası, kimi intiharla...
Eksiliyor bu ekmek gibi bölüşüp durduğumuz dünyada insanlar,
Her gün, her dakika, her an.
Bir tek
Yokluğun eksilmiyor.
Yokluğun gitmiyor bir yere.
Yokluğun bir savaşta korkusuzca can vermiyor, Yokluğun kimsenin kan davası olmamış,
Yokluğun öldürememiş kendini.
Öyle duruyor.
Misafir desem değil, kaç zaman oldu gitmiyor.
Bir ses vermiyor yokluğun.
Yanık bir türkü bile söylemiyor.
Yokluğun oturmuş koltuğuma
Yerleşmiş odamın bir yerine beni izliyor.
Bazen kahvaltıda zeytin yerken takıyor gözlerini üzerime ok gibi
Bazen öğleden sonra keyif çayımı içerken.
Yokluğun sabahın 7'sinde yüzümü yakan güneş olmuş.
Uyutmuyor beni.
Uyandırmıyor bu sonsuz kederden.
Yokluğun güldürüyor
Yokluğun ağlatıyor
Yokluğun en olmadık zamanlarda en olmadık şiirleri yazdırıyor.
Görüyorsun
Yokluğun bile sevdiriyor kendini.
Gecenin 1'i
Yokluğun yine yanı başımda.
Yokluğun sadık bir dost,
Yokluğun vefalı bir sevgili,
Yokluğun, çocuğun annesini sevmesi gibi sevmiş beni.