●Yol değiştirmek mi?

Yolun değişmesi mi?

İlahi bir kaldıracın üstünde. 

Mekanın, yeni zamanla değiştirildiği köşe başında,

Olup biteni gizlice izledim...

●Kasımdaki yol da;

Islak bir çınar yaprağına basıp roveşataya kalkarım. 

Utancımı sakalsız gülüşüme;

Aptal görünüşümü, okul çantama saklarım

●Temmuzda ki yolun başında,

İşçi babamın teni daha kavruktur...

Doksanlarda ki yolu;

Gece kırgınlıklarını, gündüz iyileştirmesiyle bilirim...

Ve akademisyenlerin, sözü 90'a takmasından tanırım...

●Kavram duymak, ilkin cahilce.

Sonra anlamını bir bilenden öğrenmekti...

Yol! O kişiye çay söylemekti.

●Oralı olmak; güzergahı bilmek değil...

Kütüğe kayıt meselesi,

Kaldırıma yeni bir kedi taşındığını algılama keyfi...

Mahalle eşrafından eksilen amca ve teyzelerin sanlarını;

Yeni katılan bebeklerin adlarını anneme haber vermekti.

●Bu kadar oluyor öğrenmek

Uslanmak bu kadar

Yetişmek anca bu kadar

-Yolum! Sevmeyi bilememek ikimizin suçu.

Sana sitemim işte şu kadar.

●Değişir, yeşerir, sararır yol.

Leş olur, loş olur, bazen hoş olur.

Koca sokak bir apartmana tepilir,

Aydınlık yol ziftlenir.

Kararır çağ,

Çağ kapanır.