Elma da ısırık, toprak da yoğuruş bir hikaye,
Biliyorum.
Biliyorum,
Bin kapıdan birinde,bir ateşin dölünde unutulduğunu beşerin.
Duyuyorum,
Duanın kırık belinde ümidin çıtırtısını.
Biliyorum elbette,
Boynumu bir parça alemin yığdığını.
İzliyorum her gün,
Bu belirsiz çalkantılarla unufak kaçışları, düşüşleri.
Hepsi benim dilimde türlü çeşit gidişleri,
Şimdi bir yol istemek gülünç belki,
Fakat bilmiyorum,
Tanrı lügatınca yola düşmeyi.
Ne yapmalı?
Yol için bir rüya seçip uyumalı,
Belki bir rüya için uyanmalı.
Fakat yürek için artık apaçık bir cevap çarpmalı.
Öyleyse apaçıklık hangi yurdun malı?
Delirmek mi olacak İbrahimlik yolu?
Bir put ise tüm mesele, göster kırayım ey mucize!
Ya da kendimi kırayım put bizzat bende ise,
Hakikatçe bir asa ver bana,ey baş neden!
Zehir bende belli, ona kendimi sarayım!
Köre bir parmak mavi tattır artık ne olursun,
Tattır da yana yana gökkuşağı olayım.
Kaçıncı derimdeyse nefesin,
Boğulmak için ona dolayım.