Ne kadar hüzün d*olduğumu
Siz gülünce anladığım
-sana kadar sanacağım tüm şeylerin affıyla-
-I-
Bir kere duymasının yettiği
Rayihâsı
ruhuna işli
dimağına nakışlı bir şairin
İğdelerden bahsetmemesi kadar
Zordu söz açtırmamak bîhaber duruşundan
Bulutlar b’ağladığım unutmabeni
Dedem eline batmış dikeni
kamasıyla çelerdi
Çok değiştim salkımsız söğütler hatrında
Dalını kırdığım kiraz ve bu hâl
görse acep ne derdi
Yenilmek
dağılmak
Azalmak -ve bir
yaz bitiminde ne güzeldi
Gözlerinde asılı
Boynunda kokulu
Kalmak pahasına
Yolsuzluğun kabası
Gecenin karasında yatışmak ne güzeldi
Ne haziran idi tozlanmak kayıplarla
Kıştaki bir zafere yeğlediğimiz
Ne hazin idi yaza yenilmek bitimlerde
Bir kalbin eline yapıştığı insanlar vardı
Bin elin kalbine yatıştığı hüzün sonraları
Büyük bir vahşetin ortası
yüreğin takribi üstü kadar toprağı
Gülsuyu ve kelimelerle kapattığı vardı
Eczasız gülüşlere kanayan bir deli yok
Rahlesine düşürdüğü terli çörekotu
Eğildi alnından saygıyla öptü onu
Ne kadar hüzün solduğumu
Sen gülünce anladığım
Ne kadar yüzün durduğumu
Ben gidince
-II-
Boynunun kâlbe vuruşuyla müstear
Yani Feyruze
Yani sana nasıl demeli ki
Tam oradan işte
Orada takılıyor boğazıma dert
Öksüz ümidin düşünce ağlayamaması
Güller duvarın
Güller toprağın
Ve senin birçok şiirin içinde
Kendimin yok bir kendimi
Bir bütün değilim ama dağılamıyorum da epeydir
Gelincikli perdeler solarken sepya -bu böyledir
-Üvezler çürür durur dalında-
Domatesler bazı kedileri sevmez -diyorum
Ağlamıyorsun
Göğe varamayan bir yer sofrası bozuluyor
Havari olmasan da dönüyorsun sözünden
Ensar olsan ne bir yanın evsiz ve mağlup hep
Sırasız bir bekleyiş
Kurumuş avurtlar gerginliğinde
İnleyişli inemeyişler
İnce eleniş sık dokumayışlar
Sızılı bir ekleyişin peşi sıra dağılışlar
Mahpus gölgemden yeşert gövdemi
Havvanın kemikten filizlendiği
Yalan
Belimi doğrultacağı bir kavrayışın
Yok sevdanın karıldığı topraktan
Herkesler cızlamında bırakmak eyledin beni
-III-
Yoldan geçen biri oluyoruz
Adı geçince sevmek
Sevmek geçince adı
Yolda kalan biri duruyoruz
Sormuyorum artık
Geçemeyen birinin yolu bu
Bu unutma benim
Bilekler kızıl ve incir beyazı sütüven
Tutmayı bilmeyenlerin beni
Kaçmakla ithamına ermekteyim
dönüyor nefessiz köşeleri
bir gül ağacının altını boş bir ceviz
ve saksağan
camdaki-benden-habersiz
dur.dal.anla.sus
sabahın kör lacivendigârında
dillere düşen söz boşaydı
durdu daldı anladıvesustu
denk düşemedi koridorlarda
hülya alnına karanlık
hançerinde göz devirmesi leylânın
rast gelememek derdi lâl güllerinden
elde var kabukluğu sıfırın
Gövdesi başlı başına bir yalnızlık
Sözüm aşktan yana işte
Sen neredesin ey
Geceye urganlar ve köklü bitkiler bırakan sesinden
İlk yaşı indirmeyen bir aldanış yüzün
Atarsın son taşı derinden
Ellerinden gidişi
Gözlerinden menevişi
Bir de
Sehpadaki gözlüğü gün gelecek
Sormayacağım
Şiiri incitmeden geçeceğim yanınızdan
Kaburgasıyla mengene bir sızıda
Yine böyle bir haziran
Bana esmeyen bir rüzgârı
Tuttum şiire yordum ama bir görsen
Nasıl ipil ipil idi
Nasıl derin nasıl serin
Boylu boyunca bir hoşluk salkımı
Kayıp bi’ sevince
-IV-
-Yüzüne bile değil’im/bağlanmış imkanım-
Sırtına susamamayı gönlümün tenhasının
en ince dikeni eylemişliğin ertesi
Yeni düşmüş bir dişin kanlı boşluğu gibi
Yokluyorken fikrim dehşet seni
Eğri çıktı hevesin bütün bekleyişleri
Devrik bir karasöğüt dendi
Benden sonraki hüzne
.ve çoğul eki almadı hiç.
Yoldan geçenle
Yolda kalanın kesiştiği duraksızlık
Nasıl da eşlenik sessizliği
İki kanadı kırık ile bir kanadı kırığın benzerliği
Uçamadıktan sonra saymayı da bıraktığın
kırıklar gibi
her biri
bir yerde
Bir de düşlemeyi çokça yalanları
Seni sevme niyetinin şiirden öte
Senden gitmenin bizden beri anlamıyla
...sevincibensiznasıldayaralıyor...
-M-
Uzun bir yoldan gelmişim de yorgun
Anam şu gelincikli perdeyi as demiş gibi
Merdiveni tutan yokken düştü aklıma
Cenaze aracını günebakanlarla kaplamışlar
-bilmem hangi yolun hangi kenarından-
Ben düğümlerle bırakarak ufalanan sesimi
Babamdan kalan on yedilik yeşil valiz
Devrilmiş güğümler şahitliğinde
Ve duruyorsa kırık saksılar suâlsiz
Senden gül kez bir isterdim sensiz
Uzun bir yola vurulmuşum
varamıyorum
Sana kadar saydığım şeylerin adıyla
Birden;
Gül kez,
Beni.
...
Mirza Şâmil.
sepya batımlarında günün
gelincikli perdeler ardında
geçerken yolgun iğdeler yanından
yazdıklarımın hepsi -HâyîdeEdâ-
Kendimden kendime kaçtıklarımın tozuyla..
Ne kadar hazin sonum beni gülümce anlarsın..
-sana kadar sanacağım tüm şeylerin affıyla-
...
Abdullah SÖZAL
2024-06-19T16:43:35+03:00Yolun açık olsun….
Nurdan Efendioğlu
2024-06-19T16:36:54+03:00👏👏