Kırk yıllık hatrın olmasa kılı kırk yarmak icab etmezdi...

Bana kahve yapmıştı...

Kahve veren insan kötü olabilir mi hiç... dedim kendi kendime...

kırk katır mı kırk satır mı dedi masalcı nine...

Kız sen nerden çıktın... diyemedim...

Masal bu ya dedim kırk gün kırk gece düğün yaparız...her/kes de gelir... Kırk koca gün...nasıl?

masal senin dedi/gün budur... hayatından çalanlar/masalından alamazlar...

bir idea yarışı bu... nezaketi de elden bırakmak lâzım bazen... altın tepsilerde güzelliklerin sunulduğu o idea/l alem bu alem değildir... el/alem ne bilsin... cennet el/@lemin dillerinde...duyulmayan dünyanın cenneti olmayacak... kuramadığım hayatı hiç kimse sunmayacak...  

Kırk ikindi geçecek üzerimizden... geçti say... sur/@ üfürüldüğünden mi mum söner...mumlar söndüğünde mi karanlık aydınlanır... ateş ellerinden mi hâsıl olur... üzerindeki kader midir ellerini yoran...deli sorular soruyor değil mi kafan... adına felsefe diyecekler... inanıp, yolda kalacaksın... yollar insan mezarlığı... haraç kesenler yolu açmamış... yollarda/yız yıllardır...

Başından sonunu görenler vardı ya yolun... kılavuzun gereği yok/yolun sonu görünüyor dedilerdi hani... kırklara karıştı onlarda... konuşsalar biz duymayız... ya da ses vermezler bize...kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi... kırk yıllık dostuna kırk kat el olmuş insanlar ellerin türkülerini dolamış dillerine... kılı kırk yerinden yaracak olsak çıkılmaz bu derdin içinden... üstelik ne sağlam tutunmuş ellerimiz...

Bir çocuk nasıl vermez hani... elindekini...yenisini görmeden...

Bilse daha iyisi var ötede/beride... tutunur muydu kırk yıllık dert olmuş sevdasına...

kırkı çıkmadan gözü açılmazmış dedim eskiden bebeklerin... eskiler dediysem... kırk yıllık hikâyesi var nereden baksan...

ama dedi senin gözlerin kırk yıldır perdeli... off dedim... çok sert.

/|n.e|@lm¡s|\