bir ruh ne kadar yorulursa ve bedeni onu ne kadar takip ederse o kadar...
vaktidir tavanı izlemenin.
ve vaktidir duvarla hasbihalli söyleşilerin.
ben onu bilirim, o da beni.
bazen ben susarım, bazen o.
ben genelde onu anlatırım nasıl sevdiğimi ama aslında sevmemem gerektiğini; ondan değil ama bu sevdadan vazgeçmem gerektiğini.
bu konuda susar çünkü bilir haklı olduğumu.
yazdığım onca şiir boşuna değil, bıraktığı onca his boşuna değil.
bilirim.
ama gene de vazgeçmek
doğru karar.
lakin ondan önce,
başlıyorum çit gibi görünen demirlerden duvarları boyamaya
boyayacağım renk ne mi? tabii ki de yeşil. başka bir renkte gözüm yok çünkü
her fırça darbesinde bir anım ve bir hayalim silinecek.
silinecek ki yenilerine yer açılsın,
o uçsuz bucaksız deryada.
yanlış zaman, yanlış kişi paradoksunda,
harfler ve kelimeler iyi ki varlar.
son olarak,
teşekkürler hayatıma
ve yeni deneyimlere merhaba.