Ayrılığın bir hüznü mü bu?

Öyleyse istemiyorum onu

Alın götürün, hasreti de yeter bana,

Kıvrılır hasreti yamacıma onu alırım ben de koynuma…

Avunur yine gönlüm merak etme yokluğunda…

Sisli hatıraların gerisinde yüreğime akıyor

Zaman denen kahpe aleyhime işliyor

Bu beden kırılıyor yorgun ellerinde

Bak! Bu ihtiyar sensiz yine

Onu hatırladıkça yüreğim yanıyor.

Bak, ellerinde kıvranıyorum

Koca bir kor düşüyor gözlerimden küçülüyorum.

Yüreğime hükmediyor.

Yüreğimin tam orta yerinde sevgisi

Kaçış yok, çıkış yok…

Kimsesizliğin eşiğinde, ellerim cebimde

Hangi lanet olası bedende,

Bilmiyorum be, bilmiyorum

İçim içimi kemiriyor

Yiyor bu bedeni lanetli bir ucube

Göğsüm daralıyor bir sigara yakıyorum.

Yokluğun, ah yoksulluğum sinmiş üzerime

Sigaranın kokusundan daha yoğun.

Her gidenin ardından şiir yazılmış bu yollara

Fakat bu kez ben de gidiyorum be sevgilim onlarla

Nereye gittiklerini bilmiyorum sormadım ki daha…

Ana kucağına saklandığım gibi saklanıyorum

Bak, anneme yalvarışım gibi eteklerine yapışıyorum…

Hala çocuk gibi çaresiz ben…

Ömrüm bitti, o zaman benim tek gerçeğim gitti,

İnan aslında ben hiç büyümedim ki…

Hala aklımda ilk gün gibi, hala unutamıyorum

Düşlerimde saklıyorum son bakışını…

Gözleri öyle anlam doluydu ki

Sanki birer mızraktılar.

Yağmur çiselerken, vakitli vakitsiz dönerken meyhaneden arkadaşlarla

Laf atarken kaldırım yosmalarına, hoş eğleniyorum ya bir parça

Oysaki o gözler içmeden sarhoş ederdi beni

Ben onu unutmak için içerken rakıları devirirken yetmişlikleri…

Yağmur emiyorum işte bu lanetli, yıkılası, onsuz kaldırımlarından

Olmayan ruhuma kadar bıktım,

Bıktım taşlaşmış yüreğime kadar sızan bu Allahsız yağmurundan.

Bıktım be bıktım yosmam hasretini yaşamaktan!

Şu birkaç kuruşluk ömrüm bir sen daha bulur mu?

Hayallerimiz vardı be bizim

Nasıl da çocuk gibi coşardık, mahalle aralarında yasakları aşardık.

Seni de aldılar benden aldılar sonunda

Seni de çaldılar, neyim vardı neyim kaldı ki?

Seni de aldılar ya hasretini bıraksınlar ben ona da razıyım.

Sensizliği de biliyorum ben yaşadım.

Kim derdi ki bu Deli Dumrul bir yosmaya viran olurdu?

Kim derdi ha kim derdi bir gülüşe be

Sadece yosmanın bir gülüşüne kurban olurdu…