Durağın en yağmurlu köşesi

Islak tütün ve balçık

Azcık yana kay diye dişlerini saklayan köpeğin

Nefesindeki buğudan sesleniyorum

İçimdeki hüznü tülbentindeki iğdiş oya doğurdu


Asfalta ekili ayçiçeğine dokunmadım

Ki tohumu zifttir

Öylece izledim bir müddet

İz düşümümde

Üzerimdeki kor ceketin altına sığınana dek

Duvardaki çatlak gibi uzanıyorum şimdilerden

Alacağım kalan sonraya

Gördün işte kör oldun

Gözlerimi olmasa da bakışımı ellerin doğurdu


Susmak istiyorum beş durak daha

Destar bozmana gerek yok

Kaşlarını gerdiğin an çıkan deri sesi, rüzgarın geze son teması, sadece bırakmak kaldı geriye. Sonra kaburgama saklanan ağrıdan biliyorum vurulduğumu.

Menziline girdiğimde şöyle bağırmıştım içimden

Ok-Dokundu!

Gözlerin, kanımın orta yerine mavi bir kehribar doğurdu