yancı bir telaştık kaldırım sonlarına
sanıyorum bu kadardı işte
yazgı eğri, güvercinler taşra
bu sefer başka, biliyorduk
aşkla susardık ve mayınlar boşluğumuza
baygın pasağını anardık aşkın
kargıları beyazından tanırdık galiba
pert olurdu ürpermek bakışlarımızda
baksana bizi ne çok tanıyorlar
kanıyorlar, kadıköy’den bir tane varmış
akşamları ankesörden arıyorlar, ne fena
ağıtlar örgütleniyor boğazımızda
galiba inadımızdan ağlıyoruz
zam vurdu kaygılarımıza galiba
haklıyız kargaşa galip geliyorsa
nasılsa eceli soldurduk çabasından
ateşli omuzlarla dönüyoruz dünyadan
şarkımızı böldüler taşlar içinde
bilmem bu elimizdeki ekmek mi karanfil mi
belki inimizin sükutu sadece
atlar akıyor sabahlara her gece
saklıyoruz şehri kıyasıya
saklıyoruz çünkü bizdik onu yutamayan
çünkü biz yırttık göğsümüzü göklere
kıvraktı sokaklar her seferinde
biteviye kök salardı gizem
kahkahamız yontulmadı yine de
ey bizi bu bilmecede dinç tutan fazlalık
ey bizi şu bilen gözlere mahçup kılan hüzün
ağır geleceksiniz yakamıza bir gün
bir gün kıskanılacak genzimizdeki tütün
ellerimizden içilecek vaha sonra
göz altlarınızda ağrılı bir kargaşa sonra
biraz utanç rüzgarda, elbet inat akortlarda
kıymeti yok yağmura yakalanmamış sözün
Burak Korkmaz
2020-09-27T21:25:56+03:00Kıymetli yorumun için teşekkür ediyorum.
Burak Korkmaz
2020-09-26T13:04:16+03:00Çok teşekkürler.
Burak Korkmaz
2020-09-22T19:24:14+03:00Yorumunuz için teşekkür ederim.