Bir yürüyüşe tutturuyorum yalnızlığımı
Dağlardan ulu sesler akıyor saçlarıma
Ortasındayım karanlığın ve putların
Ceninden dökülüyor pul pul kaburgam.
Ekşi ve gümüş ,yuvarlak deniz uyluğumda
Uyluğumda ince bir sızıyla bulanıyorum
Yukarıdan getirdiklerim boğazladı beni
Yukarıdan getirdiklerim edepsiz ve vahşi.
Ne zamandır sürükleniyorum ait olmadığım yerlerde
Aynadaki siyah gözlerle karşılaşmıyorum artık
Buğusu duruyor vedanın hâlâ
Ben kucak dolusu bir hasreti göğsümde dinlendiriyorum.
Tutkunun kırgınlığımıza bulanmasıyla var oluyoruz
Naif bir direngenlikle kutluyorum ölümümü
Alnımdan öpüyor gözlerin
Alnımda sürekliliğin izi
Beni yürürken vurdun sen
Benim yürürken sırtlandığım buselerin
Beni isteyerek vurdun sen.
Aslı Sıla Taşkıran
2023-02-01T20:00:41+03:00Büyük bir hayranlıkla okudum. Çok güzeldi