Kayıplardayım ayna karşılarında.

Ne tanıyor ne biliyorum bu yüzsüz yüzü. 

Sanki uzaktan bir dost

Sanki kırk yıllık bir tanıdık yabancı. 

Öylece duruyor ve donuyorum;

Bu buz kesilmiş yabancı yüzün karşısında. 


Tuzaklardayım en kuytu ıssız ormanlarda.

Düşe kalka yürüyorum.

Mecali kalmamış zavallı ayaklarımla.

Ne bir yol ne bir iz öylece yürüyor gibiyim yok oluşuma,

Kim bilir belkide yeniden doğuşuma.


Geçtiğim her yolda birer hayal kırıklığı bırakıyorum

Azalır, cerḥ etmez diye.

Güzelleşir, hafiflerim diye. 

Ah yolunu kaybettiğim güzel ülkem

Şimdi ne mecal var sonsuzluğunda kaybolmak için. 

Ne ışık var aydınlatmak için kenar mahalleleri, 

Çıkmaz sokakları…


Ah içim benim! 

Şimdi seni görünce yüreğimin doyması

Bedenimin çiceklenmesi vardı. 

Ah ruhsuz ruhum benim! 

Şimdi seni hisetmek vardı en derinden

Sonsuz dünyalara dalmak vardı. 

Can vermek,

Can olmak vardı ölü bedenlere.