Bela yüklü mavnalar geçmiş denizlerimden.

Çekirge sürüleri basmış bedenimi,

sıkışıp kalmışlar derimin altında.

Hiçbir tatlı su balığı

yaşayamamış gözyaşımda.

Bir manga insan koşmuş üstüme üstüme.

Aklımdaki contalar yanmış,

hem de benim ateşimde erimişler.

Bin meydanda verilmiş selalar,

bin ormanda yangın çıkmış,

bin kere batmış güneş,

bin defa sönmüş gözdeki fer.

Bense durmuş olanları izliyorum.

Olmayacak her şeyi mümkün kılıyorum.

Abidjan'da mermer kaldırımlar öpüyorum.

Bütün gecekondulara çelenk gönderiyorum.

Gövdem ışıldamıyor eskisi kadar.

Ben ağladıkça onlar koşuşturuyor şiir diye.

Rezaletler peydahlıyorum kaşla göz arası.

Hem fail hem de maktul oluyorum.

Sık sık çaya gidiyorum Don Ritchie'ye.

Onu da bıktırıyorum.

Bir çocuk doğuyor,

benim acılarımdan alıyor adını.

Bütün sıfatlarımdan sıyrılıyorum.

Çünkü fark etmiyor

muharebe meydanlarında

adının ne olduğu.

Sisifos'u anlıyorum gün geçtikçe.

Anlıyor ve kabul ediyorum.

Yaşamak yapışıyor yakama,

istemiyorum dedikçe bırakmıyor.

Cenderede tuzla buz oluyorum.

Bir tek çiçeğim var,

bir tek çiçeğimle doğuyor gün.

Onun düşüyle açılıyor gözüm,

onunla dönüyor devranım.

Ah bir de bu yumruk kadar yüreğim

bu kadar acımayaydı...