Kim taşıyacak sözcüklerimizi yarınlara

Cümle cümle eksildiğimiz saatlerde

Oturup da zaman dediğimiz o tanrı

Sözcükleriyle dokunacak mı düşüncelerinize

Hadi oturup ağıt yakalım o en eski tanrılara

Bizi bağışlayacak mı o sesin büyüsünde

Yeminler edelim,

Çaput bağlayalım saçlarımıza

Belki bizi de duyar o sırça köşkünde

Ahdımız olsun o zaman dediğimiz tanrılara

Bu öfke yalnızca o en eski efsanelere

Sözü yarınlara taşıyan o lanetli kadınlara

Babil kulesindeki adam

Bizi de götürsene bulutlara

O zaman atlardım en kutsal tanrılarınızın içine

Kapansın o bütün dua kapıları

O el açan avuçlar

O umut dileyen gözler

O kalbinde sevgi taşıyan nine

Küfrün içinden geçeceğim

Kapansın o defter

Yazgımı bozdum soğuk bir gecenin en karanlık köşesinde

Zaman dediğimiz o en eski tanrıların damarına basacağım

Biraz daha karanlık lütfen!

Elimde çekiç ve kalem

Kalbimde o en eski şamanın öğretisi

O söze dokunan dilim

O cümleyi söyleyen dudaklarım

Bu öfkem yalnızca o en eski tanrılara

Alnıma düşen o kara leke

Vücudumu işgal eden o urgan çetesi

Bu dua yalnızca sana

 

Yeni bir tanrı istiyorum!