Evrendeki en küçük odada bütün kötü duyguları ilk kez hissedenin biz olduğumuzu sandığımız anlar. Gösterişli hayatların derinliklerinin sergilendiği o odalar...

Ufalan zemin, alçalan tavan. Anlamsızlıklar, inançsızlıklar.

Zaman.

Yeşeren hisler, anlam kazanmaktadır. Bağlanma arzusu; birine, bir şeye, bir şeylere. Ama artık yemine ihtiyaç duyarız. İnançsızlık yer yapmıştır bünyeye, gitmez.

Zamana bırakınca hallolur ama artık o küçük odadaki kişi olamayız.