Mayın hattına değince zaman

Aşk ateşte asılı hamak

Ne acı ne tatlı içtiğim bade

Kâh ateşi söndüren kâh harlayan

 

bu ne hazin zaman

gözyaşıyla suladığımız toprak

kavurmuş bir ekşi dalı

civan delikanlı çalmış bıçağı sarı bir kıza

peyda olmuş bir limon kız su su su…

damlalar sızmış ölgün ölgün

bahşiş vermiş toprağa,

o an suyun sızladığıdır

zaman padişahın üç oğlu

üçüncüye hep ihanet

ve o Tanrı’nın sevgili kulu

 

yine bir zamanı gaflette

kendinden geçiyor hayın

yılan bile dosta altın verende

gel gör yine su koyveren insan…

 

eteğinden çeksen de oturmaz artık

atına binmiş göçün toplar bir gelin

kuşların çığlıkları karışır durur kahrın ritmine

göç gider güven gider aşk gider

kalır ihanet kalır zulüm

kalır kar beyaz ölüm

aşk için hamak göğe asılır

o çaresiz durmaz salınır…