biz zamanın eşiğinde kalmışlar,

ve kendini adamışlar!

kimi zaman kent meydanlarında,

çoğu zaman gönül meydanında,

ve bilimum evrende genellikle,

savruluyoruz sönüp duran bir sigaranın kül parçacıkları gibi...

*

biz zamanın tozlu aynalarında,

tozlu günlerinde,

ve ateşe fırsat vermeyen kar çöllerinde

bıyıkyakanlarız!

savruluyoruz zamanın içinde zamansız...

*

sabahın sahibi bulunmalı mesela,

o çetrefilli gecelerin nadide neticesi;

yani zaman,

yani beceriksiz ellerle yaratılan bu dünya,

çamurdan ve pisten arınmalı!

*

biz zamanın eşiğinde kalmışlar!

ne yapıyoruz düşünmekten, hayal satmaktan ve âşık olmaktan başka..?

*

biz zamanın eşiğinde kalmışlar,

"biz zaman kırıntıları,

zaman sinekleri,

tozlu camlarında günlerin sessiz kanat çırpanlarız"!

özgürlüğe adayan ömürlerini.

ve zamanın memleketsiz misafirleri;

saçı beyaz, ruhu celâlî

huzursuz çocukları!

ne yapıyoruz düşünmekten, yazmaktan ve âşık olmaktan başka!

*

kavgamız zamandan ve mekândan münezzeh!

*

biz zamanın eşiğinde kalanlar,

umutsuz duygular besleyenler olmaması gereken kadınlara,

ve olmayacağını bile bile savaşanlar!

çok şey yapıyoruz zamana dahil olabilmek için

ve eminiz ki güzel hadiseler olacak zamana dair.

biz zamanın eşiğinde kalanlar,

umutsuzca umutlar besliyoruz aşka ve devrime dair!

*

ve sen,

serin gecelerin şafağında,

eli yanağında çocukların uykularında,

lafügüzaflarda...

işte sen o eşiğin ardında..!

nasıl ki korkmuyorsam...

öyle işte...

*

zaman kıramamış bizi,

sen kimsin?!.