Kırık dökük penceremin dirsek düşmanı denizliğinde

Her sabah sana açan pembe çiçekler yetiştirdim.

Hayatımın gürültüsünü akort edip sevgimle

Duy, bana gel diye minik şarkılar besteledim.

Parmaklarımın arasındaydı ferah yağmur ormanları,

Alnından ensene doğru okşarken başını sevgilim.

Oldu bir eski hatıra meselesi Ankara'nın soğuk bankları;

Öksüz bir mektup sana, yüreğimde çelik yeleğim.

Haritadan sildim gözleye gözleye aşındırdığım yolları,

Yetmedi zavallı yaralı bir aşk şiirini de sarhoş ettim


Yirmi üçüncü yılımda iki bıçak oldu hediyelerim,

Telefonun ucundan yol buldu sırtıma.

Bu ayaklar kırılır da döner mi geriye,

O çok korkulan kıyamet kopmadıkça?