"Pek bir yardımı dokunmadı bana ailemin. Aslında bir yardım alamayacağımı öğrendiğim zaman yardım beklemeyi bıraktım. Kendime şunu söyledim; Bu sorunu ortadan kaldırabilmek için kendi ayaklarının üzerinde dur ve hiç kimsenin yardımına muhtaç kalma. Davranışlarım hep bu yönde oldu. Hatta bir şeyler verdiklerinde almadım. Fakat yardım etmemeleri bir yana, yapmak istediğim her şeye engel olmaları bir yana, sadece yardım bekler hale geldiler. Ben onların bazen elleri, bazen ayakları, bazen dilleri olmak zorunda kaldım. Bu bazendi, çoğaldı. Onlar için yaşayan bir insana dönüştüm. Hayatımı bir kenara bıraktım. Kimi zaman ölmelerini istedim; kurtulmak için. Buradan kaçabilecek imkanım çok oldu, kimsenin yardımı dokunmadı. Onlar olmadıkları zaman ne yapacağım bilmiyorum. Tek bildiğim şey, yalnız olacağım. Hiçbir zaman bir ailem olmayacak. Yanlışlarından doğrusunu öğrenmedim. Bazen bu yüzden çok kızıyorum insanların birbirlerini mal varlığıyla, dış görünüşüyle yargılamasına ve bunlara göre tercih etmesine. İyiliğin ve kötülüğün ne olduğuyla kim ilgileniyor? Bu soruların cevabını verebilmemiz için uğraş içerisinde olmak zorundayız. Yüz yıllar sonrasında doğacak çocukların hayattaki memnuniyetinden sorumlu olduğumuzu unutup, sadece kendi memnuniyetimizi düşünüyoruz. Ya tanrının, cennette suç işlediği için başka bir gezegene gönderdiği bir tek insan değilse? Ya bunca gezegen bu sebeple varsa? Ya affedilmek için bulunduğumuz gezegende masumiyeti sağlamak zorundaysak? Ya ölüler bir boşlukta tutsak kalıp, bunu beklemek zorundaysa? Ya onlar bizi izliyorlarsa? Öldüğümüzde karşılarına geçip onlar tarafından yargılanırsak? Bir tüm insanlık zihniyetinin çıplak kalışıyla yargılanacak. Umarım bu herkese çok acı verir."