Ey Ressam, yine hangi lanete soyundun?
Kimin iplerine kul köle ettin kendini,
Neden zincire vurdun içindeki kini,
Tablona gösterdiğin bu merhamet neden?
Etrafını kuşattığında ölecek mi içindeki beden.
Konuşsana Ressam!
“Üzgünüm ama yapamam.”
Ne diye resmediyorsun böylesine çirkin bir yaratığı?
Böylesine bir lanete mi ebelik edecekti cennetin çiçekleri,
Çirkinlik böyle mi sahiplenecekti gök ve yeri.
Kısa saçlı, iyi kıyım bir yaratık
Gözlerinin bebeği toprakta yatık
Yine de bir deri bir kemik
Elleri de boğuşmaktan bitik.
Ah aptal Ressam, böyle öldüremezsin o çirkini.
“Çaresizim, aptal değilim ben.”
Aslında bayağı da bu çirkine benziyorsun sen.
Bin tilkiye zincirletmişsin onu
Ama böyle getiremezsin sonu.
Kurt sesleri geliyor şaheserinden,
Sanırım çirkin ölmeyecek senin kederinden.
“İstemezsem kurtulamaz.
İstemezsem kaçamaz.
Onu beslemem tek şartı,
O günah yemeden doyamaz
Ve bu akşam senden daha güzel yemek olamaz.”