Zaman bazen cıva kadar kalın
Bazen benzin gibi uçacak
Seninle bir yerde göz göze geleceğiz
Geçmişe çekilmemiş sünger yüzünü açacak
Saçların daha kısa...
Sırtımda bir taş taşıyorum.
Böbrek taşından hallice
Ağırlığı yok fiziki olarak
Canımı çok yakıyor içten bir hiçe
Beni mutlu eden şeylerse;
Bir şarap...
Vurduğumuz düşleri
Rahibe götürmüşüz
Affedilir mi diye vicdandan süzmüşüz
Kendimize göre bir bahane bulmuşuz
Kutsal olanları çıkarlarımızla doldurmuş...
Kaçık bir güneşin,
Gezinişini izliyorum semada,
Ve deniz olduğundan daha hırçın.
Gözlerim neyi görmek istiyorsa onu görüyor,
Ve konuşmak yerine derin de...
Yalnızmışım;
Ama bu sefer klişe gibi değil
İstanbul, Ankara veya İzmir’de değil
Kalabalıklardan uzak
Bir odanın içinde
Yalnızmışım.
Gururum dersini...
Bir bomba patladı
Ve vuslatlar kalakaldı
O dik dağın ziller çalıyor eteğinde
Buluşmalar yok artık
Kavuşmalar mazide
Ben hiç keyif almadım
Gezinti diye ...
Bir köyde güneşin doğmasını bekleyen bir çocuk
Kumar oynamış tele konacak kuşlara
Ektiği biçtiği bir umut
Umudu hiç büyümemiş
Kar altından çıkamamış ...
Bir gün karşılaşırız
Diner bu özlem
Ve bir gün çok yakında de
Tarih verme
Sabredemem
Ama söz ver
Bir göz kırp
Ne bileyim
İşaret ver
Sabah b...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok