Tepelerin altındayım.
Tüm insanlığın sokak aralarında süzülüşlerini izlerken,
Ertesi gün doğacak güneşin,
Omuzlarımı ve rengini kaybetmiş ruhumu öpen bir ...
Bakir krallıkların yollarını eskiteli çok oluyor.
Aynı hınç ve içten bir özürle fırlattığım,
Peşi sıra yaktığım bu betondan cehennemde sitemkar sigaralar.....
Ve gün gibi akıyorken kelimelerden ölüm,
Tane tane, ahiret için herhangi bir telaştan ırak.
Ve saklanıyorken koynuma heykelleri mazinin,
Çakır taşlarından...
Hatıralar haindi en çok, zamansa bozuk bir pusula.
Gidecek yer kalmadı gönlümden başka.
Her gece tanıdık taşlar takılıyor ayağıma.
Aynı yara, aynı kan...
...
Kutlu gün esas bugündü, ölüm oynuyorken endişeyle.
Aşılmış sokaklar, geçilmiş eşikler derken,
Elimde kalan yokluğun terzileri,
Ya da aklımı ele geçirmeye ...
Birbirimizi öptük ve kendi yalnızlıklarımıza çekildik.
Gün henüz doğmamıştı ya da gece yeterince kararlı değildi öldürmek konusunda.
Ben şişelerce içerek s...
Ekselansları!
Henüz çıkmamışken göğün gözleri sevdanın,
Kırgınlığın uğultulu, bir o kadar da puslu tepelerine,
Çayırlar akardı ellerimden bir aşık kızıllı...
İstekleri usul bir ölümken kirlenen sözcüklerin,
Atılan her adım ayrı bir veda,
İçimden akan tonlarca veba...
Hastalıklı ayazların yürek molalarında,
Ka...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok