Gececi kuşların uğultusu kulaklarını doldururken daldıkları uyku dinlendiriciydi. Yol yorgunluğunun izleri silinmese de taze havanın okşadığı bedenleri tazel...
Yeşer ve serpil biricik avuntum
Dayat bana ne saklamışsan içinde
Sen değil miydin beni seher vakti
Cüzzamlı perdelerden koparan
Yolunu gözlediğim dönme d...
Kurumuş kan kirpiklerini sımsıkı sardığından kehribar rengi gözlerini aralamakta güçlük çekti. Şakaklarında baş gösteren ince sızı kaşlarına kadar inince işi...
Soluk çeliğin kargaburnu gibi görünen ucunu ceviz ağacından yapılmış masanın üstünde gezdirdi. Çiziktirdiği şekillerin kendince anlamları olsa da hancının bu...
Gece çökünce gün yüzüne çıkan yıldızlar karanlığın yuttuğu köy ve kasabaların üstünde bütün azametiyle parlasa da Erravan gibi bayındır bir şehrin yanında sö...
Çakıl taşlarıyla örülmüş dört yolu birbirine bağlayan meydanda işleri kesat gittiği sefaletinden anlaşılan birkaç dükkan, zor zamanlar geçirdiği belli olan k...
Dog Day Afternoon (1975)
Filmin cesur ve doğal olması, günümüzde hâlâ iyi anılmasını sağlamış bana göre. 1975 yılında, henüz LGBTİ+ haklarının gündemde olma...
Midnight Cowboy (1969)
Benim için eski bir sinemacılık anlayışı olduğundan filmin görüntü ve ses tasarımını beğenmedim. Rüya ve geçmiş sekansları göze batan...
Taxi Driver (1976)
Hırpalanmış ve yıkılmaya yüz tutmuş bir psikolojiye sahip insanı beyaz perdeye aktaran en iyi filmlerden biri bence. Ana karakterin ruhsa...
Küflü havanın mengene gibi sıktığı ciğerlerini bir nefesle doldurma çabası öksürmesiyle sonuçlandı. Kızıl saçlarının gölgelediği gözüne sızan bir damla ter i...
Güneşin yeryüzüne bahşettiği ışığın parıldattığı gümüş koşum takımları iki ata bağlanmıştı. Uzun bir yolculuğu göğüsleyebilsin diye özenle seçilmiş bu süt re...
Ugetsu Monogatari (1953)
Altmış dokuz yaşına basmış bir filmin beğenimi daha ilk sahnelerden kazanıp son ana kadar üstüne koyarak ilerlemesi harika bir duru...
Pamuksu bulutlarla kaplı göğü şenlendiren kuşlar gamsızca yol alıyor, bin bir rengiyle toprağı süsleyen çiçekler hoş kokular yayıyordu. Ne üşüten ne de ter d...
Sahipsiz bir utanç bıraktım minbere
Ahşabına giz bulaştı, söyleme tabut
Söyleme şüphe, bırak kanayadursun
Havralar ve ateşi çağrıştıran ellerin
Her çarpı...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok