Toggle navigation
Edebiyat
Roman
Şiir
Öykü
Günlük
Gezi Yazısı
Masal
Deneme
Eleştiri/Çözümleme
Biyografi
Sinema
Ne İzliyorum
Çözümleme/Eleştiri
Müzik
Ne Dinliyorum
Bana Ait
Çocuk
Kitap Önerisi
Film & Tiyatro Önerisi
Diğer
Fotoğraf
Resim/Çizim
Gezi&Mekan Öneri
Plastik Sanatlar
Tasarım/İllüstrasyon
Güncel
Genel Kültür
Ne Okuyorum
Sözlük
DESTEK OL
Giriş Yap
Ahmet Doğan
@siperdekizurafa
1
Takip Edilenler
7
Takipçiler
YAYINLANANLAR (7)
BAŞLIKLAR (2)
YORUMLAR (9)
BEĞENİLENLER
bağışladım dallarımı kıranı, toprağıma tüküreni bağışlamadım... Hasan Hüseyin Korkmazgil
Hiçbir anlamı olmayan tuhaf sebepler yüzünden gerçekleştirmediği eylemlerin, gösteremediği cesaretin ardından bir köşeye çekilip sonu gelmez “acaba”lar eşliğinde tahayyül edilen düşünceler… İnsanı içten, yavaş yavaş yıkar, gözün hep arkada kalır.
Ne güzel söylemişsiniz fakat bu şahsiyetler hep bir dertten muzdarip olmuşlar. Bakınız; “Bin bir mihnet ile bir bağ bitirdim Ben yari bezettim el aldı gitti” hep bir yarıda kalmışlık, hep bir eksiklik… Çıkılan yolun şanından mıdır bu çelişkiler? Bile bile ölmek değil midir?
MFÖ-Yalnızlık Ömür Boyu
Hayatın amacı, hayatın kendisidir diye yüksek perdeden bir giriş yapayım müsaadenizle. Tarihsel sürece baktığımızda şu koskoca evrende birbiri ardına sıralanmış tesadüfler zincirinin bir sonucuyuz. Evrimin bir amacı var mıdır? Şu koca alemde bir noktadan ibaretiz, göz açıp kapayıncaya kadar bitecek hikayemiz. “Hiçbir şey gerçek değil, hiçbir şeyin bir anlamı yok, kazara kendimizi burada...
Hakkınız var. Maalesef çoğumuz bu hayat gailesi içinde bir an olsun kendi aynamıza bakmadan geçip gidiyoruz. Geriye boşa gitmiş seneler birikintisi kalıyor. Ancak bu can sıkıntısı insana insan olduğunu hatırlatıyor; tüm zayıflıklarımızla, çelişkilerimizle, düşüşlerimizle… Ama çok sevdiğim bir insanın dediği gibi, “biz kirlenmemekle değil, arınmakla yükümlüyüz” Yanaktaki ıslaklıkla, yürekteki sı...
Hayata dair kurulan büyük ve süslü cümlelerin, hiç yıkılmayacak sanılarak örülen duvarların, kimsenin bilmediklerini biliyormuş gibi davranmanın, anladığını sanmanın, sözde başarı için edilen mücadelenin ve onca tantananın ardından geceleri başını yastığa koyduğunda ‘ne yapıyorum ben, nedir bu hâlim?’ diyebilen bir insanın ince bir sızı eşliğinde içine düştüğü kederin kaçınılmaz sonudur.
En azından…
Böyle süslü laflara değil, bir amaca ihtiyacım var. Bütün hatalarımı ve pişmanlıklarımı silecek, başıma gelen her şeyi, sanki ona varmak için yaşamışım gibi haklı gösterecek bir amaca ihtiyacım var.
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok