Halil KOCA

Toroslarda yörük çadırı,

İlk yavrusu koyunun, süt onun hakkı.

Şefkatin eritiyor karla kaplı dağı

Sinemde ayrı düşmüşlüğün acısı,

Gel,

Elinde zeytin da...

Çukurova’nın bereketli topraklarını yarıp gelir Savrun Çayı, bereketine bereket katar bu toprakların. Yağmur yağdığında coşar, yazın suyu azalır ve yeşilleni...

Servisin kapısını açmak için zorladı ama kapı açılmadı. Bir kez daha deneyecekti ki kapı kendiliğinden açılmaya başladı. Kapının otomatik olacağı hiç aklına ...

Tezgahta halı dokuyan Çukurova kadınları,

Bakın!

Yüreğime yâri dokudum.

Evim içimde artık,

Güneş penceremden giremez gayrı

Buğday sarısı saçlarını perde...

Tespihlerini satmaya giderken her gün aynı yolu kullanırdı. Yol güzergahında bir engel çıktığında, kaldırım çalışması yapıldığında ya da sokakta çukur açıldı...

Dik yokuş dizlerini titretmeye başlamıştı. Başını kaldırdıkça zirvedeki kaleye ulaşacağına dair umutları tükeniyordu. O an kaybolmayan ve her an teninde hiss...

Ekmek çok sıcaktı, bir parçasını koparıp yedikten sonra ekmeği fırıncının uzattığı poşetin içine koydu. Ekmek soğumasın diye adımlarını hızlandırdı ve evin b...

Ondan geriye sadece sarı tarağı kalmıştı. Onu yıllar sonra ilk defa gördüğünde dere kenarında, yıkanmış çamaşırların yanında, suya düşen görüntüsüne bakarak ...

Seni sevme mesaisi,

Yorulmak yok ki paydos olsun

Çocuğu aç babanın alın teri kadar kutsal

Vahim,

Seni sevmek.

Kestirme bir yol göstermeyin bana

Siz cen...

Kabuktan nasıl ses gelirdi? Hemen başka bir deniz kabuğunu kulağına yaklaştırdı. Yine ses geliyordu. Sonra başka bir tane daha aldı, sanki çok uzaklardan bir...