izin ver, elimi tut, yum gözlerini ve de çalayım senin için kainat denen şeytanın yıldızlarını
bırak onarılmaz, geri dönüşü olmayan bi' hata yapayım
şu günübirlik dünyada bir bağ kurup üzüleyim delicesine, paralanıp parçalanayım
benden nefret et diyorsun ama benim senden nefret etmem için önce kendimi sevmem gerek, anlıyor musun?
bense sadece sen beni öperken hissediyorum her şeyi
her bir şeyi
yine de ben çok kızgınım,
sana ve de kainata
bu yüzden eğer elimi tutmazsan şeytana o çok kıymetli yıldızlarını senin çaldığını söyleyeceğim
bana sırtını döndüğün anda çiçekleri ezerek koşuşturup çirkin sözler haykırdığını söyleyeceğim
şimdiyse sana bir sır vereceğim
ama kimseye söyleme
kedinin üstüne yemin et, tamam mı
sen dünyanın üzerinde koşuşturup zıplayan o yaramaz ve de şımarık çocuk olsan bile, ben sen ne zaman düşsen yaralarını öpen o âşık olacağım
anlıyor musun
âşığın olacağım
ağlarsan devrileceğim, üzülürsen kaybedeceğim
senin için varımı yoğumu vereceğim
ama yine de bil ki
bu bir aşk mektubu değil
zira tutkulu bir düşmanlık besliyorum ben sana
ama yine de bil ki
hırçın çocuklar hoyrat öpüşürmüş
itlik ve serserilikle
savaşırlarmış ve de sevişirlermiş gibi