Bir kere güldün bana içinin yetim kıyısından
Gamzen, âlemde sönmeyen bir kandil şimdi
Çağırsan, gelir miyim bilmem bu hicrân kavgasından
Sana erişmek için kaç baharı öteledim,
Âlemden,sakladım hain gülüşlerimi
Vuslat, aşıklar için gerekli; benden ziyâde olsun
Gözlerinde bir kırgınlık hissediyorum sevgilim
Ah; değil mi ki her şey, her şeyden mahrûm?
Sende kaldı, senin için göğsümde büyüttüğüm kasvetim
Haydi, kaç asır öteden bana bir haber getireceksin
Mezarlıklar içerisinde aradığım da
Körler ülkesinde bakındığım da sensin
Duyuyorum, ruhumun ruhuna seslendiği o kitâbeden
Hangi aşkı bana getirdiğini
Fakat ben sevgilim
Varmanın sende bir hiç olduğunu da bilirim, bilirim de
Korkarım, mirâç gibi bir hasret tüter ahvâlimde
Söyle, hangisini bileyim, korktuğum da
Sevdiğim de bir kabrin Berzah köşesinde..
Melike Baran
2025-01-01T23:59:58+03:00Ben de çok teşekkür ederim.
Siz de aynılarını yapıyorsunuz. Sağ olun.
Hakan Akçin
2025-01-01T23:49:15+03:00Estağfurullah, teveccühünüz. Ben çok teşekkür ederim. Lütfedip okuyor, diri tutan yorumlar yapıyorsunuz. Sağ olun. Ne diyelim, vuslata vurulmak ümidi olsun.
Melike Baran
2025-01-01T23:39:42+03:00Tekrâr tekrâr okunası, okudukça da çiçek gibi açan bir şiir...
"Ah; değil mi ki her şey, her şeyden mahrûm?" dizesinde mıhlanıyor insân.
Duygunuza sağlık. Kaleminize kuvvet.
Hasretle yanan ahvâllerin, vuslata erişmesini dilerim...