Selamlar, sayın yazar...
Nasılsın? Umarım iyisindir. Ben iyiyim, fakat şu sıralar canım biraz sıkkın... Sana neden yazmak istediğimi düşündüm; duygularını ve iç dünyasını bu kadar güzel yansıtan biriyle sohbet etmek istediğimi fark ettim... İyi hissettiriyor. Kim bilir, belki bir gün karşılıklı da sohbet ederiz.
Son yazımda kelimelerimin yetersiz olduğundan bahsetmiştim. Nedense seni çok fazla övmüş olduğumdan sıkılmış olabileceğini düşündüm. Mütevazı ve senin deyiminle muhterem bir zatın, bu övgüler karşısında kendini yüceltmeyeceğini biliyorum. Sanırım canımın sıkkın olması bu durumdan kaynaklı; kendime karşı biraz fazla acımasız davrandım. Elbette ki sohbet edebilirim, fakat şu an böylesi daha iyi geliyor...
Aslında bakarsan bu yazdıklarımla kendime bir şeyleri açıklamaya çalışıyorum. Kendimle dalga geçmeyi seviyorum, fakat iç dünyamı bazen olur olmadık bir şekilde çevremdekilere sunabiliyorum. Kendimle barışmam lazım, buna ihtiyacım var. En iyisi bu konuyu kapatmak.
Bazen "Acaba okuyor musun?" diye düşünüyorum. Sonra, "Nereden aklına gelebilir?" deyip kendime gülüyorum, ardından deli olduğumu düşünüp bu bahsi de kapıyorum. Okuduğundan emin olsam, bu kadar samimi olabilir miydim, bilmiyorum. Yazmaya devam etmene sevindim; sözünü tutacağından emindim.
Bugün yazdıklarına karşılık niteliğinde bir şeyler yazmaya karar verdim. Alkol ve sigara kullanmıyorum. Dediğine göre üstat Kraepelin, "keyif veren zehir" olarak nitelendirmiş. Hmm, bu keyfi hiç yaşamadım, fakat bazı zamanlar merak ettiğimi itiraf edebilirim. Üniversitede bir sigara içme deneyimim oldu ve başaramadım desem yeridir. Öksürük krizi ile birlikte gözlerimin dolmasıyla başaramayacağımı anladım. Tabii arkadaşlarımın gülüşmeleri de (dalga geçmeleri) etkili olmuş olabilir. Onlara başarısız oldum demek yerine "İçmek istemiyorum." demeye karar verdim. Neyse ki pişman değilim.
Dediğini yapıyorum; insanlardan uzaklaşmıyorum, fakat onlarla da olmayacağını iyi biliyorum. Son birkaç yıldır yaşadıklarımı düşünüyorum ve sanırım hiç olmadığı kadar ruhum hafif ve özgür... Çünkü beni üzen durumları sonlandırabilmeyi ve eğer bunu yapamıyorsam sessiz kalıp kendimi iyileştirmeyi öğrendim. Çaba göstermekten vazgeçtim. Gönlüm yorgun ve umutlu...
Söylediğin üzere, travmaların zedelediği insanlar hayatımıza giriyor, onlara çok fazla anlam yüklüyoruz ve hayal kırıklığı yaşıyoruz. Keşke, diyorum, hayatımıza girdikleri kadar çıkmaları da kolay olsa. Benim kötü bir huyum vardır, sayın yazar; vedaları sevmem ve insanların öylece gitmelerini hiç istemem. Zihnimde ve gönlümde yer edinirler ve öyle kolay çıkarama hayatımdan. Fakat dediğin gibi, gurur elzem... Değersizlik hissi bir zamana kadar yürekte yer edinebiliyor sanırım; bir an geliyor ve bitiyor... Sadece bitiyor.
Son sözüm hiç olmadı, hep sessiz kaldım, sayın yazar. Belki de bu yüzdendir, bir yazarın dediği gibi; kurduğum hayaller geleceğe yönelik değil, geçmişi onarmaya çalışıyordu. Bazı zamanlar aylarca zihnimde Zeigarnik etkisiyle mücadele ettim. Fakat şimdi, iyiyim. Zaman ne büyük bilge!
Tekrar görüşmek üzere, hoşça kal, sayın yazar. Kendine iyi bak. İyi akşamların olsun. Okuyucun seni bekliyor olacak.