Dört tarafımdan yontun beni

Kovulduğum yerden beriyim

Usulca örselenmiş zerrelerde

Hissedilmeye muktedirim.


Bir düşle bir uyanış arası

İnsan olmaya evrildiğim ruhumla

Gördüğüm o rehaveti

Ve açlığı doymazlığımın soluklarda

Bilmem kaç yerinden yamayla

Üzerine biçilesi şu beden evinin

Özgürlük türküsünde neyleyim?


Gölgelerinde göğsümün güneşi

Söz hakkı yok hevesimin

Zaten gözüm de tok

Tüm olasılıklara gebe bir talihle

Yaşamayı ıskalamış gibiyim.


Gördüğü kadarı yetmiş olmalı ki

Talip olmamaya hazır

Ve savrulmaya rüzgârlarda

Dümdüz ovalardan hâllice bu kez

Gidişi kötü, gelişigüzelliğim.


En incesinden tutup yordamadan

‘Bu yüzden’lerin fanusunda

Sahibinden nasipsiz

Görüneni esas zannedip

Kibrine yenilmişse

Nankörlüğü tescilli bu insancıkların

Çok da meraklısı değilim.


Akıyorsa şayet dilime

Küçük bir başkaldırısı

Tanrı’nın sesinden

Kulağıma mırıldanmış harmoninin

Ki edilgenlikten ve edimsizlikten

Kurtulasıca kalemimin

Yazmaktaki ısrarı ve

Fikrinin içindeki zikrinin

Bu hıçkırığı

Bir yüreğe saplanacak, bilirim.


Bir gün susarsa yüreğinden dilim

Örtmüyordur gerçeğini bil.

Öğrenmekte hâlâ

Bil ki aslında ben,

Sorulmaktan vazgeçilmiş öyküsüyle

Gerçeğiyle hesabını kesmiş

Bir deliden başkası değilim.