Son kelam henüz kapıdan dışarı çıkmadı.

Tanklar geçerken üzerimden belimde kükürdeme sesleri,

Deprem analar artçıları doğuruyor.

Meryem’i andıran münzevilik tepeden tırnağa,

İki dirhem bir çekirdek karşımda,

Bayramlıklarını giymiş harçlık istemeye gelmiş.


Yaşantımın iç açılarında siyahlar ve beyazlar,

Renkli boyalara soykırım var bu coğrafyada.

Yanaklarımda ıslak panjurlar,

Pencere önü pervazları nemli, dünya boyalı evimin.


Ah ah! İçimde bir yerlerde,

Saksılar var saksılar,

Arabalar, baltalar ve taşlar,

İnanç binaları da var,

Üzerinde tomar tomar paralar,

Eşkâli belirli maddelerin keskin kenarları,

Uzun yıllardır lokma sokmamış gibi ağzına,

Tek seferde yutmuş sanki maneviyatımı.


Ben bizin yansımasıyım.

Biz dediysem ikimizi aşacak kadar büyük kütleli kalabalığın,

Ayna gibi mi yani, diye soracaksan

Ayna gibi çiçeğim.

Ne gördüysem onu yansıtıyorum.

Belki soruyu anlamadığımı düşünüp,

Ayna gibi mi diye soracaksan,

Cevabım yine aynı olacak.

Ayna gibi çiçeğim.


Sanki... Sanki alzheimer hastalık kategorisinden çıkmış.

Bilirsin herkeste olan bir şey hastalık sayılmaz.

Ya da normal sayılan, çokluk ekine takılı uçurtma kuyruğudur.

Bak ne güzel uçurtmalar uçuyor gökyüzünde.


Kayboluyor mezarlar,

İçlerinde kemikler,

Mezar taşlarında isimler,

Koordinatlar, saltanatlar...

İnanır mısın? Kalbimde asırlık valizlerim,

Tozdan tonluk kütleleri öpüyor mişten geçen eklerim.


Ucuz yırtıyor ölümü teğet geçen her canım.

Dokuz canımda dokuz nankörlük nişanım.

Nanköriyet çarşısında her nankörlük,

Asgariden biraz daha ucuz.

Bedava gibi mi diye soracaksan?

Evet, bedava gibi çiçeğim.


Ucuz yırtamayan her canım için,

Bir cenaze merasimi düzenleniyor.

Cenazelerim kapalı gişe,

Alternatif yollarımda kumpaslar,

Ölçüyor boyumun ölçüsünü hayat tragedyası.


Anlaşmaları lehime cevirmek için

Şartları zorluyor komutanlarım.

Ne kurşunlara bağlı yaşamım,

Pamuk ipliğine diziyorum kimliklerimi,


Ey ahali madem bu kadar basit kopmak oyuncaklarımdan,

Banka sıralarından, telefon konuşmalarından,

Arkadaşlarımdan, bir eli geçmeyen dostlarımdan,

Eğer bir kurşunla bitecekse madem bu yaşamım,

Doymak istercesine yaşayamadım.

O zaman bin kurşunluk ölüm sipariş edip

Doymak istercesine ölmek istiyorum.