Özgürlüğün denizden sonraki adı karanlık. Işıksızlık serinliğinde yürümek, yürümek, yürümek. Saat gelmiş, yakıyorlarmış ışıkları. Ama karartı. Yüzüme esiyor ...
İlmek ilmek ufalanmak dert kuyusunda. Bu seferki kuyu senin değil. Ufalanan zaman değil, sensin. Gözardı edilen.
Oyun oynadığın için mi? Oyunlar mı ufalıyo...
“Versem kendimi bütün bir yelkenli olup engine
kansam bir an güzelliğine kuşlar gibi serseri ömrün” derken, enginlerde vapurları seyrederken ömrümün bir yar...
Yıkıntılar arasında ne bulsam toplamaya çalıştım. Bir saksı bulsam ellerin canlanacaktı gözümde. Fesleğenleri gördüm. Damağımda bir tat duyuyorum. İyot kokus...
Yine yazma ve şarap zamanı." ile başlamaya yüz tutmuş minik bir öyküsünü okudum Eroğlu'nun. Zülal'in aşk hikayesi. Yazarların, metinlerinde başkahramanlarını...
Bir kaşık, kaşık ve bir kaşık daha. Tatlı kaşığından söz ediyorum. Koltuğun ucuna serilmiş yarım bir havlu, yanı balında Gogol ile ölü canı. Diğer yanında Ay...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok