Girdabında savrulduğum neşeler, eridi gitti.

Bulutların tebessümünü göremez oldum.

Sancılı bir gün doğdu, batmasına ramak var.

Başı okşanmamış bir ümitti, nabzımda atan.

Hiçbir vakit yerini bulamamış, düşmeye teşne.

Suyunda durulduğum nehir, boğmuştu beni.

Her rüzgârın dindiği bir ân varmış, er ya da geç.

Papatyalarla süslenen o bahçe de solarmış.

Gönül, kahırla harlanan bir âteş ki yakar!

Yağmurların da mecâli yok söndürmeye.

Artakalan tek şey, ayaklarımın ucunda durup,

Ellerimi uzatsam da dokunamayacağım bir boşluk...