bahar göğsümü
rüzgarla taşırıyor
oysa ben
yabancısıyım yanan suyun.
ben hep,
büyük bir umutla baktım yüzüme
yüzüm:
en çok kendi gözlerime bakarken
sana dair şeyler gördü.
her gün doluyor
içim umutla.
rüzgarlara karışıyorum,
kül gibi değil
kan ve çiçekler gibi değil;
yaşayan bir şey gibi
belki güz zamanı
belki gerçek bir sevgi çocuğu
-bir piç gibi-
ıslık çalarak, ellerim sımsıkı yumruk
avuçlarımda nehirleri tutuyorum
ayaklarımda yorgunluk, aklımda atlar.
ve işte deniz
bakarken büyük bir hayranlıkla,
ardımızı döndüğümüzde
özlemeye başladığımız
büyük gemilerin boyası;
yosunlu, yeşil
masmavi;
gümbür-gümbür deniz.
benim gövdem
kurşundan, çelikten
bin cevherin altınından yapılma sanırdım.
onca mızrak yarası
onca heves ve kayıp
taşmaz, sığardı gövdeme.
sevgine dayanırdı etim
kuş yuvalarına
haksız bozgunlara
dayanırdı;
sapsarı gidişine
ve onca bulutlu merhabaya.
gidişin gökyüzünün kızgın hali.
Selman Taşpınar
2021-03-30T02:20:29+03:00Bence İsmet Özel dinliyorsunuz
Reyhan Polat
2021-03-21T09:28:36+03:00Yükselerek devam etti şiiriniz ve bu çok hoşuma gitti. Orta kısımdan itibaren başka bir tat vermeye başladı. Atlara değinmeniz de çok iyi durmuş. Benimsediğim bir şiir oldu, cidden güzeldi. Kaleminize sağlık. :)