buldun mu gittiğin yerde
başka türlü mev-sim-ler?
eller, benimkiler gibi miydi?
rüzgar
ve atlar
ve kuşlar; başka tü...
henüz yirmi yedimde
gökyüzüne bakarak
düşlüyorum ölümü
mavisi kuşların ve bulutların beyazı
aklımda değiller
işte karşımda hepsi
bir cümbüş halin...
ne güzel olmuşsun böyle
yakışmış karanlık saçlarına ateş böcekleri
ellerindeki toprak
-sürmek için yüzüme-
ne güzel ıslak, ne güzel kokuyor şimdi.
her...
yüzün ne güzeldir ağustosta
esmerliğin ve güneş
ve sıcaklar ellerinde
-türlü türlü oyunlar ellerinde-
ıslak göğsünde binlerce his
kuru göğsümde humm...
bir sır ver bana
saklayayım onu
canevim gibi
sana dair bir şey olsun bende
bu gürültü
bir sızıntı içimde
yakışmayan gömlek bana
yaşamak
inadın...
ve ben yirmi yedi yaşında ilk kez
gökyüzüne dolu-dolu bakmak gerektiğini kavradım
*
kavradım bileklerinden ve hissettim
nabzının sakinliğini hala
gö...
sabahlar artık
ayrı gibi geliyor bana güneşlerden
yani taze ekmek
su sesi yanıbaşımda
yarım kalmış şarap ve çocuk sesleri
artık sabahları çağrıştır...
ne
güzeldin
ne
aydınlıktın.
bir mas-mavilik;
bir ölüm-süz-lüktün.
benim her gün
ölüp
-ölüp dirilen göğsüm...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok