geceydi, birazdan tavana düşecek bir ışık

büyük çarpışmaları anımsatacaktı

birilerinin siyah beyaz tuşlara dokunduğu

bir savaşta

sen gri olmayı öğrenecektin daha ilk notadan

neşeli notalara ev sahipliği yapmışlığın

unutulacaktı

silinecekti renklerin karnındaki dansı


sağ yanağında parıldayan yıldızı vuracaklardı

belki hatırlamayacaktın kaçıncı cinayete

tanıklık ettiğini

alnından büyük şehirlerin düşüşü okunacaktı

bir kuyu bulunsa bu şahitliği atacak

ya aydınlığı nerede arayacaktın?


sömürülmeye vuruyordur artık göğün çanları

ruhun kemirgenlerle dolu bir kuyuda

duruyordur, durmak bilmeden

avuntularına yukarı bakmayı öğretiyorsundur

ki düşürmesinler özgürlüğü sağ yanağından


bilmem kaçıncı misafirliğinde

gözlerini kapatıp dünyaya

eşikleri düşlüyordun

dönüp arkaya bakamamayı, kalmak

gerekliliğini ve gitmek arzunu

düşledikçe düşüyordun


gözlerin onu kabuslardan korusun diye bir

çocuğun kapısına astığı rüya kapanına

yakalanıyordu

çocukların kapana kısılan anlarını görüyordun

kapılara baktıkça

ayak bileklerinin güçsüzleştiğini söylemiyordun

söylemiyordun küçücük bedenlerin kollarında

bıraktığı tonlarca ağırlığı


artık biliyordur ayakların eşiklere direnmeyi

peter pan büyümeyi senin ülkende

reddediyordur

tavanlarına gölgeler ekliyorsundur

ki çürümesin tabanların


geceydi, gün sana hiç doğmayacak gibi

davranmıştı hani

bileklerindeki sızı kendini hatırlatmayı ihmal

etmiyordu üstelik 

sanrıların getirdiği bir örtüyle kapatıyordun

kollarını

nefesinle boğuştuğun bir balkonda

üşümeye el veriyordun

kış senin omzunda ağlıyordu böylece

sen eğilip birkaç cümle söylüyordun

bilsin istiyordun çünkü delik deşikti omzun

"bir dağı delmiyorum ben, bir dağ ile

deliniyorum"


kış çürümekteydi ve delik deşikti her şey