Yalnız varlığınla bile adımlarıma yön verirken sen, ben ellerinin beyazlığına tapıyorum günbegün. Hiç geciktirmeden Sûr’a üfle lütfen, kıyamet yeniden kopsun bir gün gözlerinde; her sonun bir başlangıcı olacak merak etme. O gece vur beni göğüs kafesimin yedi yerinden ve beraber ölmeyelim diye çek al kaburgamın altın parçasını, ben yalnız sana vurulmuş olayım.


Kızıldenizin tam ortasından yürü o gece yarısı ve Râ’lara kafa tutarcasına batır güneşi bir ikindi vakti, kabileler koşuştursun dört bir yana ve biz Keops Piramit’inin en tepesinden Sahra’yı seyre dalalım. Bugünü ruhlarımızın insiyatifine bırakalım, bırakalım ki halk bayındırlasın. Üryan çocuklar doğsun bu kente ve biz seninle şarkımızı söyleyelim.


İsa’nın Kalbi’ndeki tüm mumlara üfle ve söndür. İbadethanelerin kapılarına mühür vuralım bugün. Sonra sen bana sarıl, aşka iman etsin toplum ben sana çevireyim kıblemi. Tanrı bunu elbet affeder. Hatırlasana sevgilim bu dinde Mescid-i Aksa'nın ta kendisiyiz.


Gökyüzünün mavi olduğu bir gün fark ettik gri şehrin insanları olmadığımızı. Hiç kuşkusuz maviye vurulup siyaha sürüldük. Benim sana Elest Bezmi’nde inanmamın hiçbir önemi yok çünkü sen beni Adem’le Havva’nın cennetten kovulmasından hemen önce vurdun. Bak içimdeki son kabri sana ayırdım ölünce sevemezsem seni diye.


Sol omzumdaki meleğin kitabında büyük harflerle senin adın yazarken kıldan ince kılıçtan keskin o köprüden geçtim ben. Kirli beyaz renginin varlığına o gün inandım işte. Bak sen sahiden çok güzelsin o meyveye dokunma, bize yaramaz sen de biliyorsun.


Sen ellerinle beni yaşama bağlayanım, gülüşünle tan vaktini başlatanımsın; üşüyorum ne olur kapama gözlerini. Sen benim imanım, ak olana kara diye diretecek inadımsın. Ölüm kalanların uydurması, buna inan yoksa nasıl olurdu bir bedende bin irtihal hatırımız.


İbrahim’e söyle derhal yıksın puthânedeki karnı tok tüm putları, sen hâlâ nefes alırken başkasına tapacak halim yok. Sonra sen beni çarmıha ger ve en büyük putun elindeki baltayı alıp kes bileklerimden. Bak Keldani kavmi helak oldu ve o put olduğu yerden milim kıpırdamadı. O birkaç damla kanınsa yerde kaldığına bakma, aşkımızın ebediyete taşındığının ıslak imzası o kan kırmızısı.


Ege Denizi kıyısındaki bir kasabada gezerken antik yunan eserlerinde bul beni. Aşk evrenseldir sevgilim, tarih öncesi ve aynı zamanda tarih sonrasıdır. Bundan ötürü bana Fizan’da dahi rastlayabilirsin. İnan, seni Babil’de bile bulabilirim. Bu cihanda mahsur kalmamıza bakma, aslında özgürüz ikimiz de.