‘’Doğu’da sevmek o kadar zor ki’’. İnsanlık sevmeye ne zaman başlar bilmiyorum ya da aşık olmaya. Belki anne karnında ya da vefatından hemen önce. Doğu’da sevmek eziyetle başlar. Annenin baskıları, babanın bağırmaları, sevgilinin anlamayışı, arkadaşlarının yalnızlaştırması; bisikletinin, futbol topunun olmayışı… Oturup konuşunca anlarsın herkesin haklı olduğunu. Annen korkudan evden çıkarmaz seni, baban başına bir iş gelmesinden korktuğu için her hatanda bağırır, sevgilin ondan vazgeçmenden korktuğu için, arkadaşların onların yerini alma korkusundan… Dedim ya hani konuşunca anlarsın herkesin haklı olduğunu. Haksız mıyım sence ya da haksızlar mı korkularından? Sen mesela anne ya da baba olsan izin verir miydin evladının başına belalar gelmesine? Ya da sen olsaydın sevgilinin yerinde, kaybetmek ister miydin onu? İlk cümleme tekrardan dönmek istiyorum. ‘’SEVMEK’’ o kadar yanlış öğretildi ki bize, sevmek değil de yaptığımız eylem, eziyet gibi… Özgür bırakmak o kadar mı zor sevdiklerinizi ya da hatalarıyla kabul edebilmek? Veyahut hatalarından dönmek için onlarla ‘’hata yapmak’’ çok mu zor sizce? Peki hiç düşündünüz mü hatalı olan tarafın siz olabileceğini? O böyle daha mutlu dediniz mi ya da onun yerine koyabildiniz mi kendinizi? Bence hiç denemediniz bunu. Sadece hayatta doğruları sizin bileceğini düşüncesine o kadar kapıldınız ki ne kadar cahil olduğunuzu fark edemediniz. ‘’SEVMEK O KADAR ZOR Kİ DOĞU’DA’’. çünkü biz bu eylemi öğrenemedik. Baskı yapmak, kıskanmak, kısıtlamak, engellemek bize sevmek olarak öğretilmedi mi ya da biz mi öğrendik bunların sevmek olduğunu? Unutmayın ki karşımızdaki bir hayvan da olsa onun istekleri ve arzuları vardır. Hele de insanların istek ve arzuları o kadar fazla ki… Bir dipnot ve ardından bir şiir ile veda etmek istiyorum sizlere.                           



‘’Bizler, sevmeyi ölmeden ya da kaybetmeden öğrenelim ve aşk özgürlük demektir, bırakalım da herkes özgürce hayatını yaşasın!’’


Sevmek ne zor şey değil mi?

       Bir ağacı, bir kuşu

       Hatta yağmur sesini bile sevmek…

       Sahi ne zaman annem bağrına basar beni,

       Babam ne zaman gurur duyar benimle,

       Sen ey sevgili,

       Ne zaman seversin beni…

       Sevmek ne zor şey değil mi?

       Bir romanı, bir kaldırım taşını

       Hatta bir kediyi…

       Sev insan, ne de olsa ölümlü dünya…