Doktooooooooor!
Randevu filan dinleyemem, bütün nazik tavırlarımdan kurtulmam gerek sırayı bekleyemem, müsait misin diye soramam, sinirliyken tepki gösterme zırvalarıyla uğraşamam. Artık ne yogi'likle, ne bir şamanlıkla ne de temiz aile çocuğu olma çabamla beni kandırma. Kötü olmak istiyorum doktor! Bıktım! Her güne yeni bir umutla başlayıp yetmiş sekiz olumsuzlukla uğraşmak istemiyorum. Kurtar diye sana gelmiyorum…
Neden mi geliyorum? Sövmek istiyorum, üzerimdeki karanlığı tat ve bildiklerinin yalanında boğul istiyorum. İnsanlara insan olmayı, onlara insanca davranmayı anlatmaktan yoruldum; onlara ceza vermek, onları yaratıp cehenneme atmak istiyorum, pis pis kahkahalar atıp biraz da bunlar için üzülmek istiyorum. En yakınlarımın dinleyemediği dünyada bir şeyler anlatarak boşa kulaç atıyorum doktor. Ben geleceği geçmişten tanırım, geçmişte de dediğim gibi: Artık bende bıraktıkları kelimelerim sadece önemsenmeyen, bir kulaktan girip de kalbe gideceğimi sanırken direkt olarak diğer kulaktan çıkanlardan. Artık zamanı geldi doktor, öfkeme isim mi takarsın, yeni bir tanım mı bulursun bilmem. İlk gün de söylemiştim, misantropist ettiler beni, hor gördüler. Ben kimseyi silkmedikçe beni silkmeye çalıştılar…
Ne mi oldu? Ne olmadı ki. En son bir tiyatro ekibine katıldım. İnsan olmaya ramak kalmıştı, ait olmaya ramak kalmıştı… Duygularla seviş denilen yerde bazı duyguları hapse tıkamak istediler, üstelik kendilerini o hapishanede gardiyan yaparak bunların ceza evi müdürleri ve yardakları vardı. Pislik birer kuklalardan ibaretler ve ipleriyle istedikleri oyunu ışık ve seslerle destekleyerek herkesi hipnoz etmek istediler. Ben direndim, savaştım ve beni kovdular. Rehabilitasyonda işe girdim, özel sektör dediler ve kölelik teklif ettiler. Mutlu çocukları mutsuz etmem için sadist bir otorite olmamı beklediler. Bağırdım doktor bu iş böyle olmaz diye, hayır dediler, burada bu kurallar geçerli diye başımın etini yediler. Doktor, rehabilitasyonda sağlığı yerinde biri olarak çalıştım ve kurallara uyarak kapitalizm kölesine çevirdiler. Bir süre karşı çıkmadım doktor, evlenme ve düzenli maaşıyla evlenmeye çalışan sıradanlıkların muhabbetlerini demledim. Kendimi değil, futbol maçlarının skorlarını dinledim, kitap okumadım, bencillere bonkör oldu sevgi savaşlarım. Sabah sekiz akşam beş, hayallerinle helal leş dediler. Hayır dedim, ben sanat camiasının aranan kişisiyim; kendini sorgulatan senaryolar, şarkılar ve aşkın saflığını anlatacağım şiirlerim var dedim. Cevaplarımı şarkılarımla, şiirlerimle, bestelerimle, aşkım ve davalarımla verdim, anlamadılar. Anlamayacaklar doktor, sevmeyecekler, ayrı görecekler ve itip kakacaklar. Hayır doktor! Hayır, hayır, hayııııır! Hayat bu kadar değil, söyleyecek sözlerim var dedim. Bugüne kadar her şey normaldi doktor, sinirlendim çünkü hak etmediğim şeyler yaşadım, sadece iyi gelmeye çabaladığım bir çocuğun velisi tarafından şiddet uyguladım, iftirasıyla zan altında kalıp kendimi saçma sapan savunmak zorunda kaldım. Kimseye anlatamadım doktor, çabaladım fakat kimse anlamadı. Biraz gaza basıp rüzgarda gözyaşlarımı saklamak istedim eksi bilmem kaç derecede… Motorum çalışmadı, yıkıldım doktor. Yıkıldım…
Şey
2023-04-09T15:58:53+03:00Teşekkürler...
Mısra Ergök
2023-02-03T21:47:40+03:00Gerçekten çok sevdim bu yazıyı. Kaleminize sağlık. :)
Meriç Koç
2023-02-03T21:43:09+03:00Çok güzel bir yazı, dilinizi de beğendim :)